Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eğleniyorsan Bir Hata Olmalı...

Resim
Bu aralar her gece mutlaka bunlardan birini izliyoruz. Geçen hafta Charli'nin Çikolata Fabrikası , ondan önce Lego Movie'ye takmıştık. Sağdaki bir fransız animasyon filmi, çok güzel fakat çoçuklar için uygun mu bilemedim, fazla hüzünlü. Zaten bu aralar ölüm fikrine takmış olan Kemal'in korkuları bu film ile tavan yaptı. Sürekli ölümden bahsediyor, anne çoçuğun annesi ölmüş sen ölme, dedem ne zaman ölecek , eğer burdan düşsem ölürdüm anne gibi. Gece yanımıza gelmelerinin bununla bir ilgisi var sanırım.  Nasıl cevap vereceğimi şaşırıyorum. Kimse ölmeyecek insan yaşlanınca ölür hiçbirimiz yaşlı değiliz gibi saçma sapan cevaplar veriyorum. Ben de her gece aynı hikaye kitabını dinlemekten hoşlanırdım fakat şimdi yanlışmış gibi geliyor,içim pek rahat değil .  Çoçuklarla şöyle bir his edindim, rahat batıyor bana. Eğer kendi kendilerine eğleniyorlarsa ya da aynı filmi tekrar izlerken sessiz sakin oturuyor bana da kahve keyfi yapmaya zaman kalıyorsa birşeyleri yanlış y

Bugünlerde...

Resim
Dün gece evde hoş müzikler çalıyordu, tv kapalıylı. Çoçuklar odalarında oynadılar ve 11'e doğru sorunsuz bir uyuma seansı yaşadık. Ne güzeldi herşey ,her zaman böyle olmuyor o yüzden tarihe not düşmek istedim. 10 buçuk'tan önce uyku seansları bol ağlamalı,sinir stres ile geçiyor. Çoçukların 9 da yatağa gitme olayından vazgeçiyorum.Kemal öğlen uyumazsa 9 da yatıyor,sorunsuz. Diğer türlü 2 saat yatakta dönüp uyuyamıyor. O yatmadan Eylül'ü yatırmak ayrı bir hadise.2sinide 11 de yatırmak en temizi. Eylül'ün meyva ile arası iyi Kemal ise seçili mevyaları hapur hupur, bazılarının zorlamayla bi miktar bazılarınıysa hiç yemiyor.Ama bu konuda ısrarcıyım tuvalet sorunu anca böyle hallediliyor. Kemal bu günler hergün tuvalete gidiyor, hala hepsini bitirmese de 4 yaş'a doğru tünelin ucundaki ışık görünmeye başladı sanırım. Fakat bu sefer de her gece yanımıza gelmeye başladı. Aramıza alırsam neyse ama yanıma kedi gibi kıvrılıyor ve uyandığımda heryerim tutulmuş oluyor. Ayr

Yanlış!!

Resim
Bir söz vardı, en büyük hata aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar ummaktır(bunun gibi birşey) Çevremde bu sözün çeşitli örnekleriyle meşgulum şuan. Aynı hayat tarzını sürdürerek farklı sonuçlar beklemek düpedüz hayalcilik ya da kendini oyalama diyelim. Sağlıksız beslenme,sıfır hareket ve benzeri şeylerle sağlığı bozulmuş bir yakınım var. Bu kişi aynı hayatı sürdürüyor fakat sağlığını ilaç içerek düzeltmeyi umuyor ve tabi ki başaramıyor. Ve gitgide bozulan sağlık ve kalitesiz hayat tarzını kaderiymiş gibi algılayarak depresif bir ruh haliyle içimi şişiriyor. Şimdi bu kişiye ne yapmalı, birini değiştirmek (bir de 50 yaş üstü ise) mümkün mü? Tabi ki hayır! O zaman tek yapılabilecek o kişiye karşı aldığın tavrı değiştirmek olabilir. İşte ben burada tıkanıyorum dostlar , hayat enerjini emen birisiyle bunu takmadan diyolog kurmak nasıl mümkün olur? Bunun senin aşağı çekmesine, canını sıkmasına nasıl engel olunur? Zaten enerji tasarrufu ampul kadar kalmış enerjimi bu tip insanla

İçimdeki Kötü

Resim
İçimdeki kötü böyle tatlış(yersen) Bazılarını görüyorum ki doğuştan iyiler, bu bir zorlama değil. Kolay sinirlenmeyen, art niyet aramayan, verdiğinin karşılığını önemsemeyenleri kast ediyorum. Benim ki öyle değil sanki, ben iyi olmaya çabalıyorum. İçimdeki herşeye misliyle karşılık vermek , entrika yapmak , empati yapmamamak, hesabını şimdi görmek isteyen bir kötü var ve ben onu hep susturuyorum.Susturmamın 1.sebebi dini inancım ise 2. sebep  aferin delisi olmam.İçimde taktir bekleyen küçük kız büyüyemiyor bi türlü(bkz. ortanca çocuk olmak) Halbuki bazı doğal dürtüleri susturmanın bir bedeli var ,iç dünyanda yaşadığın sebepsiz(!) sıkıntı,kendine yabancılaşma ve asabiyet. N'olur sanki serbest bıraksam(acaba bırakabilr miyim?)  Kendimi olduğu gibi ortaya koyabilmeyi, eleştirilerden etkilenmemeyi ne kadar isterim bir bilsen. Monteigne denemeleri okuduğum zaman kendine yaklaşımından çok etkilenmiştim. Kendini beğendirme kaygısı olmadan tarafsızca ortaya koyabilmek

Bir Dönemin Kapanışı

Resim
Abiyi okuldan alma 28.11 tarihinde ani bir kararla Eylül'ü emzirmeyi bıraktım. Aslında 20.ayda bırakmayı düşünüyordum, 2 ay erken bıraktığımız için içime sindirmem zor oldu ama baskılara(Mehmet) boyun eğdim diyelim. Olay şöyle gelişti; gece Eylül ün bilmem kaçıncı meme diye ağlaması ve ağzında meme olmasına rağmen durumdan memnun kalmamasına daha fazla sabredemeyen ben, gecenin ilerleyen saatlerinde olayı babaya devrettim. Tabi ki babasının yanında uyudu fakat sabaha karşı tekrar uyandı fakat baba uyanamadı olayı yine ben devraldım. Yamuk yatmaktan her yerim ağrıyordu(yine). Mehmet te bu böyle gitmez artık bırakmalısın diye beni ikna etti. Aşırı düşkün nasıl olacak diye çeşitli yöntemler düşündüm, fakat en iyisinin her meme dediğinde meme bitti demek ve bu konudan o açmadıkça yanında konuşmamak olduğuna karar verdik. İlk gün öğle ve akşam babası uyuttu. Uzun bir ağlama seansı sonunda uyudu. Gece kalktığında ise tekrar aynı olay tekrarlandı. Bu sefer olay memeden "a

Düşüncesi Bile İyi Gelenler

Tatil tabi ki tatil, şubat ayının ilk haftasına tüm detaylarına kadar bir tatil planlamaya karar verdim, bu tatil 4 kişilik ya da 1 kişilik olacak. Ya hep ya hiç. Sıcak ama fazla uzak olmamalı, o zaman Akdeniz'in Afrika kıyılarını düşünmeliyim ya da Kızıl Deniz,belki de Arap yarımadası. Fazla kalabalık ta olmasın, şuan aklımı Sharm El-Şeyh çeliyor, araştırmalarım derinleştikçe bu yazıyı güncelleyeceğim. Edit 27.11 Yaz tatilinin 3 saatlik uçuş ile mümkün olmadığına ikna edildim(Mehmet saolsun). Şuan araştırmalarımı Bulgaristan kayak otelleri olarak güncelledim. Bakalım... Edit 22.11 Çoçuklarla kış ortası arabayla dağ başı gibi gibi derken son plan değişikliği karı koca(bu kısmına çok stres yapıyorum) 3 gün Amsterdam. Bakalım...

Kızgınım

Resim
Yazacak bir sürü güzel notum vardı aslında ama şuan bunu yazmak bana iyi gelecek. O'na çok kızgınım, beni çoçuklarım ve onun arasında seçim yapmaya zorladığı için kızgınım. Çocukları mecbur değilsem bırakmak istemiyorum, bunun altında yatan sebep onlara düşkün olmam kadar bırakacak kişinin ailelerimiz olması da aslında. Çünkü kimseye borçlu hissetmeyi sevmiyorum. İnsanlara sık sık ricalarda bulunmayı sevmiyorum, benim yüzünden başkasının sıkıntı çekmesini istemiyorum, çoçuklar üzerindeki kontrolümü kaybetmeyi düzenlerinin kaçmasını sevmiyorum. Ama seçimimi çoçuklardan yana kullanınca ona izin vermek zorundaymışım baskısından nefret ediyorum(tamam ben kendimi feda ederim sen hayatına devam et!). Ya da ilişkisini ihmal eden "fazla anne" şeklinde yaftalanmak istemiyorum çünkü durum bu değil bence. Bu yılın zor bir sene olacağını bekliyordum ben ve yaşadığım mahrumiyetler(gece gezmeleri, dışarıda yemekler,haftasonu kaçamakları) bana zor gelmiyor sadece geçmesini bek

Teleferikle Uludağ

Resim
Okulum Uludağ karşısında, haliyle manzara oldukça etkileyici, bu aralar dağı izlemek ayrı bir zevkli ,renkler muhteşem. Havayı da güzel bulmuşken teleferikle dağa çıkalım manzara izleyelim istedik. Aslında istediM çünkü Mehmet çoçuklu doğa aktivitelerine hep mesafeli yaklaşır, aslına baksan çoçuklar bizim hayatımıza uymalıdır fakat bu görüşün ikimiz açısından yorumlanışı biraz farklı. Neticede benden duyacağı bıdıbıdıları göze alamayarak yolculuğa razı oldu. Fotolardan da memnuniyeti görülüyor zati...  Salı günü saat 12 buçuk gibi arabayı teleferik otoparkına bırakmıştık. Haftaiçi olması nedeniyle yoğun değil, fakat en yoğun zamanlarda da en fazla yarım saatlik bir sürede teleferiğe binmiş oluyorsunuz. Teleferik ücreti 38 lira, otopark ücretli saati 5 lira sonrası her saat 3 lira(pahalı bence). Şuan Sarıalan son durak otellee gidiş hattında bakım var. Kemal teleferiği korkunç buldu ve her yerde acımasızca konulan abur cubur stanları sebebiyle bizi darlasa da sorunsuz bir yol

Bıdıklarım Büyüyor

Resim
 2 çoçuklu hayatın zevklerini yaşıyorum bu ara, çünkü Mehmet burada. Ve hayat tabi ki keyifli hızla gürül gürül akıp gidiyor. Mehmet yokken geçirdiğim 45 gün 4,5 ay uzunluğundaydı, şimdi ise o geleli 1 ay oldu ve bana sadece 1 hafta gibi geldi. Markete onunla gitmek, banyodan sonra giydirecek birinin olması, yatağı açan uyutan yediren birinin olması ne büyük nimet Allah ım. Gerilmiyorum, çünkü kendime aşırı yüklenmiyorum, kuzularım da gerilmiyor dolayısıyla.  Mutlu mesut yaşayıp gidiyoruz. Hatta uzun süredir aklımda olan reformer pilatese bile başladım. Çok şükür Allahım Kendime Not: Mart ayınca devamlı birini bul, zira benden bi kontrat daha çıkmaz gibi hissediyorum. Velhasıl zalımsın zaman, gözümün önünde hızlıca büyüyorlar. Bunca uykusuzluğa ve yorgunluğa karşı bu günleri çok özliyeceğimin farkında her anın tadını çıkarmaya çalışıyorum. Bu yazımda 27 ay arayla 2 çoçuk sahibi olmanın iyi yanlarını yazacağım çünkü iyimser bir günümdeyim:) 1. Birbirlerini sevdiklerini ve

Kemal...

Kemal annemin apartman boşluğunda sebepsizce bağırıyordu. Bu aralar bağırmayı çok seviyor, Eylül'de o bağırınca bağırmaya başlıyor. Bunlar mutlu mutlu bağırırken ben hiç mutlu değilim. Susun diyorum faydasız. Birkaç komşu da ne oluyor diyerek kapıya çıkınca Kemal'i çimdikledim. Kemal; yüzü ekşidi keyiften acıya keskin bir geçişle şaşırdı anne acıttın dedi.Acısın die yaptım dedim, o zaman sana mektup yazmıycam dedi(bu aralar mektuba taktı bana mektup yaz okuldan diyor ya da sana mektup yolluycam anne diyor). O zaman üzülürüm dedim, içi buruk tamam yazarım o zaman dedi. Allah 'ım ne kadar yalın,masum bu çoçuklar. Bazen kendime Kemal'i örnek almak istiyorum. Kızıyorsan kız,üzgünsen ağla, sevmekten vazgeçmiyeceksen boşuna trip atma. Ertesi gün Kemal'in kolunda morluk gördü Mehmet bana okuldan mı acaba dedi bende çimdikledim belki ondandır dedim(halbuki o kadar sert çimdiklemedim nie öyle düşündüm o an bilmiyorum sanırım günah çıkartmak istedim) Mehmet'te

Kemal...

Kemal: (Arabayla dar bir aradan giderken) Anne arabalara dikkat et,  Ben: Tamam canım ben iyi bir şöförüm.  Kemal:Tamponu kıran kimdi anne??? (Geçenlerde site kapısına çarpıp tampon korumayı kırdım) Ben:??!!><!? Çok hızlı büyüyorsunuz:)

Podcast

Resim
Çalışmaya başlamamla birlikte trafik çilesine giriş yaptım. Hergün tam trafik saatlerinde tam da dolu rotalardan geçiyorum. Haftanın 3 günü günde 2 saatten 6 saatim boşa gidiyor, çok şükür diyelim. Toplu taşıma kullanabildiğim zamanlar bunlar kitap okuduğum mutlu zamanlardı fakat bu yıl araba kullanmak zorundayım. Ne yapabilirim peki derken podcastleri keşfettim. Şu sıralar hayatımın keşfi bence. Podcast'i kayıtlı sohbetleri dinleme olarak açıklayabiliriz sanırım. Telefonumda CastBox uygulamasını kullanıyorum. İnlemeyi sevdiğim podcastler ise 1-Dünya Nereye Gidiyor?: Biraz geyik biraz popüler kültür 2-Kaçık Prens : Psikoloji üzerine gayri ciddi konuşmalar 3-Fütuhul Gayp -Abdulkadir Geylani : Makale makale itabın seslendirilmesi 4-Psikoloji Günlüğü : Psikoloji üzerine bilimsel sohbetler 5-Açık Bilim : Bilimsel makaleler 6-NTV Radyo : Ntv yayınları tarzı podcastler,ekonomi kültür sanat vs. Bunlar benim ilgi alanlarıma göre seçtiklerim. Dil sorunu olmayanlar için çok d

Sağlık Hizmetleri

İyi bir sağlık hizmeti almak niye bu kadar lüks bu ülkede bilmem ki. Devlet hastanelerinde karşılaştıklarımın çoğunluğu karşıdan bakıp eline uzun bir reçete tutuşturan cinsindendi. Es kaza çocuğuma sevgiyle yaklaşan muayene eden birine rastlarsam sarılıp öpmemek için kendimi zor tutuyorum. Özel hastenelerdeki durum randevu saatinde hizmet alamama (devletin acil hastaneleri bile daha dakik, doktorların odak noktaları saate uyum sanırım), en ufak bir şikayette en kötü senaryolara göre bir tablo çizerek tedavi uygulama, yapmacık bir ilgi. Aradığım gibi bir doktora denk geldiğimde ise sonuç değişmiyor. Aşırı yoğunluk, acil durumlarda ulaşamama. Randevu ile tamam ama randevusuz gitmem gerektiğinde(ki zaten çocuklar plansız hasta olur) uzun zaman beklemek zorundalığı. İyi sağlık hizmeti alabilmenin tek yolu doktor bir eş dost akraba. Bu durum beni ümitsizliğe sürüklüyor. Bir şikayetim olduğunda çoğu zaman yaşacaklarımı düşünüp gitmeden vazgeçiyorum. Çocukları mecbur götürdüğümde ise asla

Tevekkül

Resim
Tevekkül'ü; yaradanın/üst gücün/hayatın (adına her ne diyorsak) gücüne teslim olarak huzur bulma olarak açıklayabilirim sanırım. Yaptığımız, yapacağımız, olacak ya da olan herşeyde O'nun rızasının farkında olmak kadar insana iyi gelen bir hal olamaz. Geçmişte memnun olduğum ne kadar karar var ise hep tevekkül ettiklerim,Rabbim sen bilirsin doğrusunu beni o yola yönlendir diye akışa bıraktıklarım. Pişman olduklarım ise üzerine uzun uzun hesap yapıp ölçüp biçtiklerim. Ne kadar hayata kapılırsak o kadar özümüzden kopup mutsuz oluyoruz aslında. Her şeyin kontrolümüzde olduğu sanısına kapılarak ilk darbede alt üst oluyoruz. " Gör bak Mevla ne eyler , Ne eylerse güzel eyler. " Ne güzel söylemiş şair. Bunun üzerine söylenebilecek tek bir söz yok aslında. Bazen kaygının beni ele geçirmesine engel olamadığım zamanlarda, günlerce süren düşünme ve gel gitlerin sonunda,tevekkülün limanına geri döndüğümde fırtınalar bitiyor nefes alıyorum. Etrafımda bir türlü fırtına

Bodrum Rehberi

Resim
Bu bodrum rehberi benim bakış açımdan belki de çocuklu aileler için daha uygun olacak. Bodrum'u bu kadar popüler yapan çok sayıda koyu , her isteğe hitap edecek çok sayıda merkezi ve her daim tatlı bir esintiye sahip havası. Bunca kalabalık ve curcunasına rağmen kendine özgü tatları koruyabilen bir cennet köşesi. İmkanın varsa Eylül Ekim aylarında Bodrum'u gezilmeli bence. Benim Bodrum aşkım Ekim ayında geçirdiğim 10 günde başladı diyebilirim. 1-Merkez Bodrum Merkezinde görülecek yerlerin başında Bodrum kalesi , kale içerisinde bulunan müze geliyor. Kale içerisinden Bodrum manzarası görülmeli. Kalenin sağ tarafı Marina sol tarafı çarşı ve barlar sokağına gider. Marina tarafında yürüyüş yapılacak kordon, İstanbul vari gece mekanları mevcut. Marina yat kulüp ( güzel bir akşam yemeğe sonrası kaliteli akşam canlı müzik , Şevval Sam gibi sanatçıların programı oluyor.) Kule Bar(barlar sokağının gediklisi, rock müzik severler için birebir) benim sevdiğim yerler oldu. Yem

Yuvadan İtmek Gerekli

Resim
Geçtiğimiz hafta bizimkiler 15 günlük bir tatile gitti. Mehmet yok, onlar yok tek başıma geçireceğim zamanlar için oldukça stresliydim. Eşimin ailesini mi çağırmalı, okuldan izin alıp tatile mi gitmeli derken yalnız idare etmeye karar verdim. İlk zamanlar bunaldım fakat birkaç gün içinde işler yoluna oturdu. Kuralları yıkan bir dede figurü olmayınca Kemal'in davranışları gözle görülür şekilde düzeldi.Kuralları yıkabilirim hissi Kemale hiç iyi gelmiyor. Daha çok yoruldum ama daha mutlu ve huzurluydum. Yalnız da yapabilirim hissi kendimi çok iyi hissettirdi. Mehmet gittiğinde tası tarağı toplayıp anneme sığınmadan da idare edebilirmişim meğerse. Annemde kalırken hem onu daha çok yoruyorum hem de Kemal le çatışmalarımız beni çok üzüyor. Kıssasan hisse annemlerin gitmeme şansı olsaydı onlara gitme derdim, onlarda gitmezdi. Ama yalnız da yapabileceğimi hiç bilemezdim ve daha nice nice gidişler düzenimi oturtamazdım. Güçlü olmak kadar iyi hissettiren başka birşey yok bu kesin. K

I Am Survivor

Resim
Bu aralar yaşamıyor hayatta kalıyorum. Okulda yeniyim ders çalışmalı hazırlanmalı. Sabah trafik akşam trafik ilk aydan çıldırma noktasına geldim. Araba kullanmak istemiyorum . Bana iyi gelecek arkadaş sohbetlerine ne yazık ki zaman ayıramıyorum çünkü çocukları zaten bıraktığım için onlarla olabilecek zamanlarımı onlarsız geçiremem. Kemal iyice duygusal ve arıza çıkarma döneminde. Okula bırakırken ağla alırken ağla markete götür ağla götürme ağla. Tatilden döndüğümüzden beri burun akıntısı öksürük. İştah sıfır, yüzü sarardı, göz altları morardı. Öksürüklerin alerjik olduğu ortaya çıktı. Hepten moralim bozuk. Eylül de trafikten muzdarip. Zamansız ağlama huysuzluk onda da mevcut. Bir de geceler 5-6 kalkış oh daha ne olsun. Haftaya annemler tatile gidiyor 2 hafta yoklar. O zaman esas survivor başlayacak sanırım. Kemalin okul çıkışlarına yetişmeliyim mesela erken okuldan çıkmalı, sabah Kemali teyzeye paslamayı düşünüyorum , Kemal dedem dedem diye tutturacak gibi gibi sorunlar beni b

Bugünlerde...

Resim
Kemal bugünlerde uslu çocuk düğmesi diye birşey buldu. Fazlı şımardıktan sonra ben yine de onun istediği birşeyi yapıyorsam anne birazdan uslu çocuğun gelecek, ya da uslu çocuk düğmesine bastım anne gibi şeyler söylüyor. O şımardığında ben sinirlenirsem ise işler asla iyiye gitmiyor, gidere gider durumu. Evet sakin kalmalıyım ama bu konuda çok az başarıya ulaşıyorum. Kendime Bağırmayan Anne diye bir kitap aldım, bakalım ne diyor. Toplum içinde çocuğa bağırmak doğru mu yanlış mı bilemiyorum. Onu rencide etmemek lazım bu yüzden yanlış. Ama sakin tepki gösterebilen birisi değilim ki bence çoğu kişi değil. Evde çocuğu deli gibi azarlayıp dışarıda sakin ses tonuyla yapma çocuğum diyenleri de çok görüyorum. Bu sahtecilik geliyor bana. Çocukluğumda ebeveynlerimin toplum içinde farklı davrandıklarını hissediyordum ve bu bende onlara karşı kötü bir his yaratıyordu. Çocuklarımla samimi olmaktan yanayım. Her zaman nasılsam öyleyim. Kemalin dışarıdaki kontrolsüz davranışları beni etrafa rez

Okullar Açıldı

Resim
Mehmet 1 aylık(umarım) gemiye gitti yine. Gelmeden şirkete söz vermiş vs. Büyük kuşum da ananesinde kaldı küçük kuşum uyudu. Şuan bende korkunç bir hüzün havası var. Oğlum benden uzaklaşıyor sanki (3,5 yaşında mı) Mehmet fiilen uzaklaşmakta zati:) Kemal okula başladı. Geçtiğimiz hafta yarım gün oryantasyon haftası gibi bir şeyler sorun yoktu tabi. Yarın tam gün, uyku odası , bir de kakasını yine tutmaya başladı zati. Babası da gitti. Yarından umudum yok ,aranmayı bekliyorum. Aramazlarsa da Kemal'in içinde olup bitenleri düşünmek bile istemiyorum. Anneme 12 al Kemal i diyesim var diyemiyorum. Eylül le hiç ayrılasım yok mecburum. Sabahları dedesi kapıyı açınca basıyor feryadı. Geçtiğimiz hafta ona da alıştırma haftasıydı çünkü okulum yarım gündü. Bu hafta o da mecbur babaannesiyle uyumak zorunda. İşte bu durumlar bende stresle karışık hüzün yapıyor. 14 Eylül de Mehmet ve Eylül'e süpriz doğum günü hazırladım. Mehmet anlasa da anlamazlıktan geldi. Benim süprizlerim bu kadar o

Benim Haller

Resim
1-Psikoloji okuyup fazlaca gözlem yapıyorum,  kendimle ve çevremle ilgili çok kafa patlatıyorum. Daha çok insan davranışları üzerine düşüncelerim, bu bunu niye böyle yaptı ya da ben niye böyleyim gibi çeşitli psikolojik analizler yapmayı seviyorum. Belki kafamdaki yumakları açıyorum böylece rahatlatıyor bu beni. Kendimi amatör psikolog olarak adlandırılıyorum, Mehmet ise amatör psikopat olduğumu düşünüyor. 2-Aceleceğim yüzünden herşeyi dökerim. Mesela çaydanlığı çayı dökmeden koyamam(demlik poşet var neyseki) Unu dökerim , suyu dökerim... 3-Kendine güvenenler sevmeyi, diğerleri sevilmeyi seçiyor. Ben sevilmeyi seçtim. 4-Komik insanlara, mizaha , neşeli şeylere bayılıyorum ama komik biri değilim maalesef:( 5-Sıkıcı değilim, bunu seviyorum işte. 6-Enerji drink içiyorum bu aralar emzirenler içmesin dior yine de içiyorum birde midye yiyorum biraz da sigara. Tatilde zararlı bişiler yapmazsan olmuyor sanki:( 7-Konuşmayı seviyorum ama yaşlandıkça çenesi düşük olmaktan korkuyorum. 8-

Bodrum 'dan Sevgilerle - 2

Resim
İnsanın kendini bulması için elzem olan birşey varsa yalnızlık. Tatilimin bol insanlı ilk bölümünden sonra çekirdek ailemle kafa dinlemeli 2. bölümden sevgilerle. Şuan daha tatil gibi geliyor. Kendime daha çok kulak veriyorum, Mehmet'le keyif sohbetlerimiz geri geldi , çocuklar daha uyumlu.  Kalabalık çurçunalı oluyor bu kesin , birşeyler hep haralagürele ilerliyor.Sen nasıl olduğunu anlamadan hayat geçiyor. Ben kimim , nereye gidiyorum , bunu gerçekten seviyormuyum, gerçekte canımı sıkan ne? gibi sorulara zaman ayıramadan zaman geçiyor. Eskiler ruh sağlığını buna borçluymuş bence.  Ben ise yüksek doz kalabalıklarda (uzun sürmesini kasediyorum) boğulma hissine benzer duygular yaşıyorum . Kalabalığın dışına çıkmak uzaktan bakmak istiyorum biraz. 3. kişiler(çekirdek ailem dışındaki herkes) fazla durmamalı hayatımın içinde. Bu bana mahremiyetime girilmiş gibi rahatsızlık veriyor. Mehmet 'in tahammülü daha yüksek bu durumlara. O gemideki zamanların açığını kapatmak için be

Bodrum'dan Sevgilerle

Resim
Mehmet gelebilecek mi? Yetişir miyiz ,eğlenir miyiz, kiminle gidelim gibi türlü soruların sonunda 1 Ağustos itibariyle Bodrum 'a yerleştik. 1 ay buradayız. İlk hafta sonunda izlenimlerim iyi yönde. Çocuklarla merdivenli bir ev fazla sorun olmuyor. Temizlik desen o da iyi gidiyor şimdilik Mehmet in yardımlarıyla. İlk hafta bizimkilerle geldik , bu hafta nöbet değişimi Mehmet'in ailesi geldi. Son 2 haftayı da yalnız planladık. Belki yardımcının çokluğundan şimdilik iyi gidiyor. Akyarlar daha önce kaldığım bir yer, bu yüzden tercih sebebim. Deniz çoçuklar için çok uygun, nem yok esinti kıvamında. Evimiz villa formatında olsada kapalı alanı 2+1 , dış alan geniş ama sabah hortumla hallediyoruz temizlik işini. Sabahlarımız tabi ki 7 de başlıyor. 9 civarı kahvaltı sonra Kemal'e havuz Eylül'e uyku saati. 2 civarı denize iniyoruz. Harcama sınırı olmayan hem denizi hem gölgesi keyifli bir beach bulduk. Genelde oradayız öğle yemeğini orada hallediyoruz(benimkiler pek sevmiyor

Güzel günler

Hayat tam pes ettiğin , koy verdiğin anda değişiyor, bende hep böyle oldu. Ya da öyle zamanlarda Allah'a aczimi öyle güzel dillendiriyorum ki kibrimden sıyrılıp , bana bir ferahlık veriyor. Herşey yolundayken 2 çoçukla , Mehmette yok ama ne güzel idare ediyorum diye kibirleniyorum belki de sonra herşey sarpa sarıyor. Bir anda dibe çöküyorum. Daha fazla dayanamıyacağım gibi hissettiğim anda işler tekrar rayına oturuyor. Kul sıkışmadan Hızır yetişmez... Ayın 29 yani 2 gün sonra Mehmet geliyor. Güzel günler başlıyacak. Bir kontrat daha bitirdik. Bakalım nasipte kaç tane daha var. Ayın 16 sında Eylül ilk adımlarını atmaya başladı. Günden güne yürüyüşünü ilerletiyor. Bu sevimli halleri beni çıldırtıyor bir yanda kıskançlıklar başlıyor tabi. Kemal Mehmet'in geleceğini duyduğundan beri beni paylaşacağını düşünüp kaygılanıyor sanırım. Bana düşkünlüğü arttı. Zaten hep ilk geliş günlerinde uyum sıkıntısı yaşanıyor. Geçenlerde Kemal'in su tabancasını kırdım. Bana diyor ki anne bun

Kemal 'in Kaka Tutma Sorunu

Resim
Geçtiğimiz 1 yılda 2 çocuklu hayatımda beni en çok yoran şey neydi diye düşündüğümde cevap tartışmasız Kemal'in kaka sorunu. Yoran neydi derken olay geçmiş değil hani , hala yormaya ve psikolojimi altüst etmeye devam ediyor. Yazarken bile daralıyorum aslında ama tarihe not düşme açısından yazmalıyım. Kemal ile aramızı açan, ilişkimizi geren , beni kötü anneliğe zorlayan ne varsa hepsinin temelinde bu var. Bu sorun içinden çıkılmaz bir halde ve Allah'ım yardım et , daha başka çarem kalmadı. Olayların başlangıcı benim 2 aylık bir Eylül'le(ki çok kolay bir bebekti suçu ona atmıyorum) ve Mehmet yeni gemiye gitmişken (tam bir hata) Kemal'e tuvalet eğitimi vermemle başladı(etrafın gazı aklıma s....). Çişi 1 haftada hallettik gel gör ki kakayı tuvalete yapmayı başaramadık. Biraz üstüne gittim sonuç alamayınca kaka zamanı bez bağlamaya başladık. Bir süre iyiydi sonra baktım ki çişini yapmaya üşenince bez istiyor, baban gelene kadar bez var gelince atıcaz diye milat koyduk.

Kötü Anne / İyi Anne

K.Kemalin poposunu yıkarken anne soğuk suyla yıkama dedi. Dünya başıma yıkıldı bunu duyunca çünkü geçen yaz poposunu bir kere soğuk suyla yıkamıştım. Nasıl bir vicdana sahibim bilmiyorum öfkeliyken gözüm dönüyor bazen. 1 yıl geçti üzerinden hala unutmamış. Benim karşımda ne kadar çaresiz olduğunu unutuyorum bazen, sonrada vicdan azabından içim parçalanıyor. İ. Hata yaptığımda telafi etmeye çalışıyorum, aman nasılsa bunlar çocuk unutur diye boş vermiyorum. K.Oyun oynamayı beceremiyorum. Oyuncaklarla oynarken çok sıkılıyorum bunu o da anlıyor zaten fazla oyamaya hevesli değil benimle. İ.Oyun hamuru, boyama , su oyunları , taş oyunları , parka gitme konularında iyiyim. Hemen her gün bu gibi şeylere zaman ayırıyorum. K. Çok bağırıyorum. Sükunetimi çabuk kaybediyorum. Sakin ses tonunu fazla koruyamıyorum. Bazen buna çok içerliyor(özellikle amacının yaramazlık olmadığı durumlarda) ,bazen o da bağırıyor. Kardeşini uyarırken bağırmasının sorumlusu benim. İ.Çoğu zaman sabırlı ve ilgil

Kıvırcık Saç Ürünleri-2

Resim
Amerikadan Vloglarda görüpte merak ettiğim ürünleri ısmarladım. Kullandıkça buraya not düşeyim de unutmayayım diyorum. Niye Türkiye'de satılmaz bunlar anlamıyorum Gratis ve Watson a mail bile attım tık yok.  Kıvırcık saçlılar olarak bu kadar mı azınlığız yani? Çevremde kıvırcıklarını ne yapacağını bilemez bir dolu insan görüyorum, hepsine tavsiye veresim geliyor benim böyle zamanlarımı hatırlayarak. Youtube'da bir dolu yabancı kanal var bu konuda da tr de hiç yok. Kanal açsam çok izlenirim valla da özgüvenim o kadar tavan değil. Tüketime açamam kendimi sanırım. Aldıklarım; 1. Shea Moınsture Smoothie : Zengi kıvırcıkların ayıla bayıla kullandıkları bir ürünmüş. 7/24 gibi birşey. Jöle öncesi saçı yumuşak şekillendirme için 2. Aynı seri style milk 3. Yine aynı marka bir çeşit 7/24 (Parlaklık ve yenileme vaadediyor. Röfleden sonra en ihtiyaç duyduğum şey.) 4. Kıvırcıkların çok sevdiği ucuz jöle(kime göre ,bizdeki kura göre deil

Tam Anlamıyla Mutluluk???

Resim
Mutluluk böyle bir şey benim için. İçinde bir sürü renk var , tozpembe değil. Bunu yaşayan bir ben değilimdir eminim. Birisi için , bir şeyler için hep içimde saklı duran endişe , özlem , kaygı ... Mehmet yokken ona özlem , geldiğinde ailemden uzaklaşmanın burukluğu ona alışmanın kaygısına karışır . O gelince çocukları ihmal ediyormuşum gibi gelir yine içim ezilir.O da bunu fark eder geldiğime sevinmedin diye üzülür. Böyle değil tabi ki ama haklı da bir yandan. O hesapsız mutluyken ben niye böyleyim anlayamaz. Mehmetli hayatıma alışırım bu seferde o sırada sorunu olan bir yakınıma dertlenirim. Niye böyle bilmem ki? Aslında pozitif ve çözümleri kolay gören biriyim, çevresine boşver takma diyen genelde ben olurum. Ama konu mutlak mutluluksa bu konuda kötüyüm evet. Sanki böyle hissedersem bozulacak herşey. Çok gülme ağlarsın gibi bir şey. Bu nedendir? Oluş mu?Öğreniş mi?Burç mu?Yıldızlar mı?Hormonlar mı?

Multitasking

Resim
İki çocuklu hayatı multitasking olarak yaşıyorum. Çok yoğunum ve bu durumdan şikayçiyim gibi algılanmasın. Çok şükür yardım alabiliyorum, geçen yıl çalışmadım ve 2 çocukla yalnız kaldığım zamanlar çok nadir. Ama tabi ki kendime ayırdığım zaman kısaldı. Ben de kendimden vazgeçmemek adına zamanı daha verimli kullanmaya çabalıyorum. Biraz da "biz seni çocuk olunca görücez" diyenlere inat gaza gelmiş olabilirim.   Felsefem şu ki gereksizleri çıkar gereklilere zaman yarat. Ütü , yemek ve süpürge gibi işleri yaparken youtube kanallarımı izliyorum. Kendi başlarına oynayabildikleri zamanlarda(havuz başı,çocuk parkı) kitap okuyorum. Öğlen uykularında alışveriş ve dikiş ile  ilgileniyorum. Tuvalette ise takip ettiğim bloglara göz gezdiriyorum mesela. Multitasking işini iyi tarafları kadar kötü yanları da var. Evet nefes alma alanlarımı daha çok koruyorum. Çocuklar oldu hayatım bitti gibi hissetmiyorum böylece. Ama bu bende bir takıntıya dönüştü sanırım. Yolculuk ederke

Bugünlerde

Resim
Kemalin kaka yapamama olayını yaşıyorum yine. Bu konuyla 1 yıldır uğraştığım için olsa gerek sabırlı olamıyorum maalesef. Kiloduna kaçırdığı için Kemal'e bağırdım korkutmaya filan çalıştım. Bana dedi ki anne bana kötü davranma sonra doktor gelir beni alır. (Eylül e kötü davranmasın diye söylediğim bir şey bu. Doktor geri alır iyi bakmazsak ona gibi...)Otur ağla işte, nasıl içimi yaktı. Annelik çok zor, ne kadar onun suçu olmadığını bilsem de öfkemi yenemiyorum bazen. Sonrası büyük bir vicdan azabı. Eylül ise onu bırakıp okula gittiğim için (1 haziranda okula başladım) bana trip atıyor. Ben gelince eve aşırı huysuz. Yemek yemiyor önlük takmıyor buna rağmen kendi yemek ,her şeyi mıncıklamak istiyor. Sürekli kıyafet değişmekten iflahım kesildi. Uykular düzensiz ,emerek uyumak istiyor. Gece her saat başı kalkıp emmek istiyor vs. Bu yıl zor geçecek kendimi hazırlamıştım çünkü Kemal de de aynıları olmuştu. Ama hazırlanmak baş ağrıları,asabiyet ve uykusuzluğa çare değil maalesef. Sab

Biraz Dedikodu

Madem tarihe notlar düşüyorum, biraz anlatıp rahatlamanın zamanıdır. İleride bir zaman(umarım geçmiş olur) nelere boşver demeye çalıştığımı unutmak istemiyorum. Bahsedeceğim konu görgüsüz ve kaba kişiler. Zaten içimin sıkıntısına dayanamadığım bu aralar bir de bunlara tahammülüm oldukça az. Mecburen görüşmek zorunda olduğunuz kişilerde böyleleri varsa hatta çok yakında...Ne yapayım bende burada anlatıp rahatlarım en zararsızından. Benim için görgüsüzlük nedir? Bulunduğun duruma göre hareket edememe durumu. Edep erkan bilmemek , bilmediğinin de farkında olmadan dan dun davranmak. Açık büfede yemeklerin yenilendiğini bilmeden aman bitmesin diye koştur koştur tabak doldurma mesela...Restoranda yol yordam bilmemek. Davet edildiğin yere eli boş gitmek, sofra adabını bilmemek, başkasının evinde kendi evin gibi(ne kadar öyle söylense de) davranmak. İşte bunlara şahit olmaktan hiç hoşnut değilim ama kaçamıyorum da. Kabalık nedir? Nazik olamamak. Mesela sen yabancı değilsin deyip söylenme

Bugünlerde...

Resim
Kemal  ile okumayı boşlamıştım buaralar yeni kitaplar aldım ve alıyorum. Tekrar okuma alışkanlığımız dönmeli. Kemale kitap okumamın farkını okumayanları görünce anlıyorum. aslında çoğu zaman sabredemez filanda yine de çabalarım boşuna değil, bunu hissediyorum. Dün kütüphaneden bu kitabı aldık ve çok sevdik. Serinin diğer kitaplarını da almayı düşünüyorum. Bu aralar Kemal ile davranış / duygu eğitimi veren kitaplar üzerine yoğunlaştım. Sabırsızlığı güzel vurgulamış ,anlatımı güzel fakat sonucu üzerinde fazla durmamış bence. Olsun yine de eğlenceli , çok açık mesaj veren kitapları Kemal 'de ben de sevmiyoruz.  Mesela bu mesajı çok açık veren sevmediğimiz bir kitap oldu. Mikado çoçuk yayınlarını sevdiğim için incelemeden sipariş ettim fakat sevmedim. Zaten 7-8 yaş için uygun. Bu günlerin favori oyunu bu . Gerçi tam anlamıyla kurallara uyarak oynamıyor ama kurallara uymaya zorlayınca sıkılıp bırakacak diye göz yumuyorum. Tabi haliyle benden başkasıyla oynamıyor böyle

Bugünlerde...

Resim
Eylül tatilde 2 diş daha çıkardı oldu 8... Döndüğümüzden beri (3 gündür) geceleri çok kalkıyor. Uyku saatlerimiz de değişti. Sanırım 1 yaşına girerken günde tek uykuya düşmeye başlıyoruz. Zaten yaz ayında böyle bir düzenin daha iyi olacağını düşünüyorum. Aynı anda uyumalılar ki yüzme - banyo - yemek seansları sorun olmasın. Sallanarak uyumayı da reddediyor. Dejavu yaşıyorum sanki ben niye çocuklarımı emzik ve sallayarak uyumaya alıştıramıyorum acaba? Geniş bir yatakta döne döne uyumak istiyor. Evde tamam da dışarıda büyük sorun. Yine pusette , hamakta uyuyan bir çocuğum olamadı... Kemal yaramaz ve hırçın bu günlerde. Birde ölümü duymuş onu soruyor habire. Benimde dedem ölecek mi, bende ölecek miyim gibi... Ne desem bilemiyorum okul uzmanına danışsam iyi olur ama onunda işi başından aşkınmış gibi , beni geçiştirir gibi geliyor. Mehmet ile evde çok çaldığımız şarkıları bile duymaya tahammülü yok, özlem o derece. İşte çok çaresiz zamanlar bunlar. Hayatımızın en zor dönemleri böyle zam