Güre ve Assos



Özellikle bahar aylarında Ege güzeldir ama Kazdağları apayrı bir güzel. Yeşilin her tonu, bir yanda çam bir yanda zeytin ağaçları, fonda cıvıl cıvıl kuş sesleri.İşte Güre Ege'nin cennet köşelerden biri. Deniz kıyısında birkaç uyduruk işletme olsa da asıl Güre Kazdağları'nın eteğindeki bir köydür. Sabahları otelden Güre köyüne doğru yürüyüş yaparken hangi tarafa bakacağına şaşırıyorum. İnsan bize rağmen ülkemizde hala böyle yerlerin kaldığına sevinsin mi üzülsün mü bilemiyor. Şuan bile muhteşem seviniyorum , ama bir sürü gereksiz inşaat yapılmış ve yapılmaya devam ediyor üzülüyorum. Türkiye bize rağmen çok güzel hala...Yukarıdaki resimler Güre köyüne ait,ama güzelliğini anlatmakta yetersiz. Yürüyüş sırasında telefonla çekilmiş alelade görüntüler.
Benim kaldığım yer oralarda herkesin bildiği bir termal tatil köyü. Hani şu sahiplerinin sattıkça sattıkları ,sattıkça zeytinleri kesip kesip yenisini yaptıkları,bir türlü doyamadıkları devremülklerden. Evet bunlar beni öfkelendirse de her yıl gidip devremi kullanıyorum, buna ne denir bilmem.





Tatilin 3 gününü Assos ' ta planlamıştık. 19 Mayıs nedeniyle kalabalık bizi korkutsa da pek beklediğim kadar eziyetli olmadı. Assos cennet deniz ve uçsuz buçaksız bir vadinin birleşimden oluşan tadına doyulmaz bir yer. O dar yollar öyle yerlere çıkıyor ki çektiğiniz zahmete değer. Deniz sezonu temmuz-eylül arası , havuz berraklığında serin suları muhteşem. Antik liman ve Behramkale bebek arabası için kesinlikle uygun yerler değil, kanguruyu yanıma almalıydım. Ama öyle nefis bir manzarası var ki yorgunluğa değer. En son ziyaretim üzerinden 5 yıl geçti ve Behramkaleyi farklı buldum. Belki 19 Mayısın etkisi ile sokaklar satıcılardan yürünmez halde. Zaten dar ve dik yokuşlu taş sokaklarından 2 çocukla tırmanmaya çabalarken yerli halkın hep aynı ürünün tekrarından oluşan satış standları hoşuma gitmedi.
Sahi 3 yaşında bir çocuğu elinden tutup yürütmeye çabalarken tam onun boy hizasına kurulmuş zararlı ve gereksiz ürünlerden oluşan raflar, her yerde karşımıza çıkıyor. Bu nasıl bir pazarlama stratejisi böyle. Bu durum çok rahatsız ediyor beni. Çoçukları sürekli abur çubura yenik düşmemesi için ikna etmek , ağlatmak ya da almak. Bir kadını ayakkabı mağazasında %90 indirim varken dışarı çıkarmaya ikna gibi bir şey bu. Kemal 'e sert davranmak zorunda kalıyorum böyle zamanlarda ve minnacık yavruların sağlığını hiçe sayan bu uygulamalardan nefret ediyorum. Bence bu konuda birşeyler yapılmalı.
Yetişkinlerin kötü alışkanlıklara meyli için devlet kısıtlamalar getiriyor fakat çocuklar için böyle bir kısıtlama yok. Halbuki kötü beslenmenin sigara ve içki kadar zararlı olduğu ortada, hele ki gelişim çağında.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lastikli Çarşaf Yapımı

İstanbul Gezmeleri-Eminönü

Kinky Curly - Zenci Kıvırcığı Saçlar