Dün arabada eşyalarınızın kıymetini bilin kabilinden boş boş öğüt tehdit arası bir konuşma yaparken yaz başında aldığım ve kaybolan mataradan konu açıldı. Kemal o benim değil Eylül'ündü dedi(kriz anlarında çocukları birbirine kırdırıp rahatlıyorum acayip pedagojik yaklaşım) Eylül; anne pembe suluğu zihninden çıkar kavga etmek istemiyorum diye beni kesin bir dille uyardı. Bayılıyorum bu kızın kesinliğine, ne istediğini bilmesine. 4 yaşında kişiliği oturmuş sanki. Umarım onu da kendim gibi kararsız mualla yapmam. Ama yok o kötü geni Kemal yavrum almış, kıyamam. Üzgünüm evladım ben de kim bilir kimden aldım( aslında biliyorum da söylemek bile canımı sıkıyor)
Yeni evde şöyle böyle olacak diye kendimi gaza getirmeye çalışıyorum. Aslında sitenin ıssızlığı korkutuyor beni, bir de yeni hayatın getirecekleri... Yeni evde kendime alacaklarım ; stand mikser ve bisiklet. Yakındaki minik ormanda gezeceğim ,arkamda Eylül yanımda Kemal .Stand mikserde uff ne biçim tarifler yeni aydınlık ferah mutfağımda hayaller hayaller:)
Birde e-kitap okuyucuya baya kafa yordum bu ara. Onu da alacağım sanırım artık bana zaruri. Son zamanlarda kitap taşımak zor geliyor, ekrandan okumayı daha bir sever oldum...
Yine dün farkına vardığım bir tespit ne yaşarsan yaşa anlatmadıkça bir anlamı kalmıyor senin için. Yazarların münzevi ya da sosyal hayatın fazla içinde olmaya kişilerden çıkması. Ya da youtube, vlog ve blog çılgınlığı. Benim de yazarken ki en büyük motivasyonum, rahatlama sebebim bu. Fazla utangaç olduğum için kimse okumasın istiyorum, yine de yazıyorum.
Pinterestte yemek tariflerine sardım bu ara. Ratatuy ve fırında çıtır hindi yaptım dün. Çok güzel oldu , şu pinterest ve feddly bana en uyan uygulamalar sanırım.
Spor ve sağlıklı beslenmeye çalışıyorum bu ara, Mehmet yokken kendime hedefler koymak iyi geliyor. O varken hayat keyfi çıkartılacak bir şey,yokken ise görev ...Aralıklı oruç ve kas güçlendirme çalışmaları benimkisi. Kilo vermeden yağ yakma, tabi böyle telefon appleriyle nereye kadar. Görücez...
Dün Kemal'i çocuk üroloğuna götürdüm ilk kez. Doktorun söyledikleri Kemal ve bana çok iyi geldi. 7 günlük bir tedavi ile sorunun çözüleceğini söyledi, bu konuda o kadar beklentisizim ki ufak bir değişim bile beni memnun edecek. 4 yıldır yaşadığım bu süreçte(aslında son 2 yılı anormalmiş) ilk kez konunun uzmanına gittim. Kendime çok kızıyorum bu konuda niye Mehmet'i dinledim ki...Onun dr fobisi var diye niye ben erteledim?Neyse umarım tedavi sonuç verir ve hepsi geride kalır...
Eylül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Eylül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
26 Temmuz 2020 Pazar
24 Nisan 2020 Cuma
Bu Aralar - 24.04.2020
Karantinanın bilmem kaçıncı günü, sokağa çıkma yasağının 2. günü(2 gün daha var) evden çıkmamamın da 2. günü. Ramazanın ilk günü. Çok seviyorum ramazan huzurunu, bu yıl da yaşamak nasip olsun inşallah.
Evde kalmaya alıştık. Gerçi etrafımdakilere bakınca sanırım biz pek te evde kalmıyoruz. Annem ve kardeşlerimle görüşüyoruz. Kuzenleriyle görüşüyor kuzularım, bende boş alanlara yürüyüşe çıkıyorum. Bizim buralarda evde kalma yaygın, merkez ilçe ve yıldırımda hayat normal devam ediyormuş gerçi bayram sonrası biter yasaklar diye tahmin ediyorum ben.
Bugün Kemal evlenmek istediği kişiyi tarif ederken ben havalanıp uçacaktım mutluluktan şöyle ki; annem gibi zeki, annem gibi iyi yemek yapan, annem gibi uzun boylu ve iyi kalpli birisini istiyorum dedi:) İlerisi için kayıtlara geçsin bu, eşiyle tanışacağımız günlerde gelsin görelim inş.
Eylül'üm evde diye şıklığından hiç vazgeçmiyor. Her gün elbise, mus çorap kombinleriyle gözümüzü şenlendiriyor(Ben iyice saldım eşofman tayt döndür, babasının hayalindeki kişi Eylül şu an) Minnak ayaklarına mus çorap öyle yakışıyor ki tam yemelik. Bu da kayıtlara geçsin:)
Yuvarlanıp gidiyoruz işte, basit mutlu uyuşuk dünyamızda...
Evde kalmaya alıştık. Gerçi etrafımdakilere bakınca sanırım biz pek te evde kalmıyoruz. Annem ve kardeşlerimle görüşüyoruz. Kuzenleriyle görüşüyor kuzularım, bende boş alanlara yürüyüşe çıkıyorum. Bizim buralarda evde kalma yaygın, merkez ilçe ve yıldırımda hayat normal devam ediyormuş gerçi bayram sonrası biter yasaklar diye tahmin ediyorum ben.
Bugün Kemal evlenmek istediği kişiyi tarif ederken ben havalanıp uçacaktım mutluluktan şöyle ki; annem gibi zeki, annem gibi iyi yemek yapan, annem gibi uzun boylu ve iyi kalpli birisini istiyorum dedi:) İlerisi için kayıtlara geçsin bu, eşiyle tanışacağımız günlerde gelsin görelim inş.
Eylül'üm evde diye şıklığından hiç vazgeçmiyor. Her gün elbise, mus çorap kombinleriyle gözümüzü şenlendiriyor(Ben iyice saldım eşofman tayt döndür, babasının hayalindeki kişi Eylül şu an) Minnak ayaklarına mus çorap öyle yakışıyor ki tam yemelik. Bu da kayıtlara geçsin:)
Yuvarlanıp gidiyoruz işte, basit mutlu uyuşuk dünyamızda...
24 Eylül 2018 Pazartesi
Bu Aralar - 24.09.2018
Bu aralar Mehmet'le ebeveynlik üzerine çok düşünüp,çok konuştuğumuz bir dönem.
Bazı can sıkıcı olaylar yaşadık ki bence çok güzel kararlara sebep oldu. Yine bu aralar anneliği doya doya yaşadığım, ileri de bu anları bu halleri çok özleyeceğimi bilerek her anı yakalamaya çalıştığım günler. Güzel geçen tatilin mutluluğu , yakında yine ayrılacak olmanın hüznü(kaygısı) , okullar düzenler derken yoğun ama keyifli günler geçiyor. Çocuklarımla özleşmenin tadını çıkarıyorum, tatil ve boş zamanlarımızın daha kıymetini bilir olduk.
Dün ilk defa kahvaltı sonrası tv izlerken Kemal'i arkadaşı balkon altından sokağa çağırdı .Kemal'in onunla konuşması, tv den vazgeçip sokağı tercih etmesi, bize ben gidiyorum demesi... Çok şaşırdık ve duygulandık. Mehmet'le dışarıdan çok şapşal görünüyorduk belki ama öyle işte...
Eylül'ün beni özlemesinin çok keyifli dönüşleri oluyor. Mesela annecim diye konuşmaya başladı benimle. Bana sevgisini göstermesine pek alışkın değilim, sonsuz mutlu oluyorum. Onun yarım yamalak konuşmasının her anının çekip saklamak geliyor içimden. Bu anları saklamaya uğraşsam da aslında o anın bana yaşattığı haz esas saklamak istediğim...
Bu aralar çıkardığımız bazı dersler şöyle oldu;
Bazı can sıkıcı olaylar yaşadık ki bence çok güzel kararlara sebep oldu. Yine bu aralar anneliği doya doya yaşadığım, ileri de bu anları bu halleri çok özleyeceğimi bilerek her anı yakalamaya çalıştığım günler. Güzel geçen tatilin mutluluğu , yakında yine ayrılacak olmanın hüznü(kaygısı) , okullar düzenler derken yoğun ama keyifli günler geçiyor. Çocuklarımla özleşmenin tadını çıkarıyorum, tatil ve boş zamanlarımızın daha kıymetini bilir olduk.
Dün ilk defa kahvaltı sonrası tv izlerken Kemal'i arkadaşı balkon altından sokağa çağırdı .Kemal'in onunla konuşması, tv den vazgeçip sokağı tercih etmesi, bize ben gidiyorum demesi... Çok şaşırdık ve duygulandık. Mehmet'le dışarıdan çok şapşal görünüyorduk belki ama öyle işte...
Eylül'ün beni özlemesinin çok keyifli dönüşleri oluyor. Mesela annecim diye konuşmaya başladı benimle. Bana sevgisini göstermesine pek alışkın değilim, sonsuz mutlu oluyorum. Onun yarım yamalak konuşmasının her anının çekip saklamak geliyor içimden. Bu anları saklamaya uğraşsam da aslında o anın bana yaşattığı haz esas saklamak istediğim...
Bu aralar çıkardığımız bazı dersler şöyle oldu;
- Artık çocuklar bizsiz kalabiliyor coşkusunu abartmışız bu ara, etrafımıza fazla yaslanmışız. O an mutlu olsak ta uzun vadede ilişkilerimize zarar verdiğini anladık. Bu konuda kendimize çeki düzen vermeye karar verdik . Olumlu sonuçlarını da hemen fark ettik fakattttt Mehmet gidince uygulaması beni çok zorlayacak farkındayım...
- Çocuğun benlik duygusunu geliştirme ile sınırlarını bildirme arasındaki fark çok ince, bunu ayarlayabilmek çok zor olabiliyor.
- Talep etmeden her şeyin sunulması mutluluk değil bıkkınlık ve tatminsizlik getiriyor.
Kısaca Mehmet'le ilişkimizin son 5 yıllık ebeveynlik ayağını idare ederken fena değiliz sanki. Biz olduğumuzu unutmadan(özellikle ben) ,bizi yok etmeden ebeveynliği devam ettirebilmek zor zanaat. Bu koşuşturma da kendini yok etmemekte önemli. Anneyim ve eşim, peki ne kadar 'Ben'im? Günün ardında elde ne kaldığı önemli.
Yoga diyorum, tasavvuf diyorum,mutluluk içimizde diyorum:))(okumalarıma gönderme...)
3 Mayıs 2018 Perşembe
Bu Aralar-3.5.2018
Bu aralar çok zor, Kemal'in 6 günlük tatili, Eylül'ün 2 yaş sendromu , yalnızlık , özlem beni çıldırtma noktasına getirdi. Bu aralar ben yapamıyorum ne olacaksa olsun dediğim bi ara , hiçbir şeyi beceremedim başaramadım dediğim bi ara, bu kadar zorlanmak iyi değil ya akıl ya da ruh sağlığımı kaybedersem diye çok düşünüğüm bi ara, kendimi çaresiz hissettiğim bir ara , bana hiç kimse yardım edemez diye düşündüğüm bir ara, herşey gitgide daha da zorlaşacak diye düşündüğüm bir ara.
Kemal sürekli babasına resimler yapıyor, üzerine baba seni özledim yazıyorum. Biliyorum bu hırçınlıklar onun özlem ve üzüntüyle başetme yöntemi. Ama beni çok zorluyor.
Eylül gerek 2 yaş sendromu gerek se abisinin eğitmenliğinde feci birşey, tutturuyor, vuruyor,ağlıyor,parkta başkasının oyuncaklarını alıp vermiyor, arkasına bakmadan kaçıyor vs.
Kemal'de bir bireyselleşme çabası, başını alıp gitmeler, sen git ben gelirim vs. üstüne tuz biber...
Niye sürekli sümüklü bu çoçuklar diye KBB'ye götürdüm onları, iyicene bakıldı. Sonuç alerji, bu iyi mi kötü mü bilemiyorum, bu durum bende ki kontrol hissini tetikliyor bu bir gerçek.
2 gün sonra 5 günlük hattuşa'ya gidiyoruz tekrar. Bu halde iyi mi ediyorum kötü mü bilemiyorum.
Ben de normal ve şağlıklı düşünemiyorum farkındayım, bir yerlere gitseler hemen özlüyorum gelsinler istiyorum. Hep benimleyken de bunalıyorum. İşleri zorlaştırdığımın farkındayım ben de...
Bakalım Mehmet bi gelsin de onunda bi 15 gün alışma süreci olur, sonra duruluruz sanırım.
Çok şükür Allah'ım , herşeye çok şükür...
31 Mart 2018 Cumartesi
Bu Aralar-31.03.2018
Eylül ve Kemal'in saçını kestik dün. Eylül'ümün ilk saç kesimi, sarı tatlı bukleleri peçetenin içinde kaldı. Yeni halinde sevimli suratı daha çok ortaya çıktı bayıldım.
Keşke daha çok fotoğraf çekme alışkanlığım olsa, saç kesilirken bile çekmedim.
Bu aralar sevimliliğinin en üst seviyesinde sanki, elinden bırakmadığı şapkası ,ağız yüz mimikleri, yarım yamalak konuşmasıyla dünyanın en tatlı yaratığı...Tv izlerken yüzükoyun yere uzanıp yüzünü elleri arasına alıyor, ayakları da havada sallıyor. Ya da ağlarken elleriyle ağzını kapatıp kendini yere atıyor birde popoyu havaya dikti mi gel de yeme..
Kemal'in 4 yaşıyla bir olgunluk, aklı başındalık göz kırpıyor sanki bundan çok mutlu oluyor, dioglarımızla gayretten gayrete düşünüyorum. Geçenlerde tuvalete giderken onsuz çizgi film izlemiyim diye bana gözüm sende hareketi yapıyor. Ya da bu gece yatarken pijama partisi yapalım dedi. Nasıl olacak? Kızlar gelecek(serra sude teyzem ananem yengem) ee sen, siz beni aranıza alırsınız dior. ee ne yapacağız peki? Saçma şeyler yapacaksınız. Ne gibi? tişört kesmece????
Kemal'de işler yoluna girerken Eylül'de bi 2 yaş sendromu göz kırpmaları, aman evlerden uzak. Henüz hazır değilim zira Kemal'in baya fena olarak hafızalarda yerini koruyor.
Kemal'in 2 yaş sendromuyla uğraşırken Eylül emim uyuma modundaydı, tüm enerjim ona kanalize oluyordu. Gerçi şimdi Kemal'in o fotolarına bakınca nasıl kızıyormuşum ona diye kendime çok kızıyorum. Öyle tatlıymış ki,yavrum babası 1 yıl ardından denize gitmişti, kardeşi olmuştu ve salak ben tuvalet eğitimine başlamıştım. Ah annecim ne olursa ilk çocuklara oluyor. Tek hatalı benken ona kızıyordum.
Sena'nın hazırlıkları son sürat devam ediyor. Bugün mobilya baktık ,moda çok değişmemiş anladım...Yeni ev yeni eşya diordum ama pek lüzum yokmuş anladım.
Çocuklar olmadan önce rutin hayat beni çok sıkardı, sürekli hobi arayışındaydım, hayatım boşa geçiyor bişiler yapmalıyım hissinden hiç kurtulamazdım. Kemal ve Eylül hayatımdan bu kaygıyı uzaklaştırdı. Şu an tek yaptığım günlük rutinlerimiz olmasına rağmen aklıma asla bu düşünceler gelmiyor, birlikte geçirdiğimiz güzel bir gün beni tatmin etmeye yetiyor.
Çok Şükür Rabbim...
Keşke daha çok fotoğraf çekme alışkanlığım olsa, saç kesilirken bile çekmedim.
Bu aralar sevimliliğinin en üst seviyesinde sanki, elinden bırakmadığı şapkası ,ağız yüz mimikleri, yarım yamalak konuşmasıyla dünyanın en tatlı yaratığı...Tv izlerken yüzükoyun yere uzanıp yüzünü elleri arasına alıyor, ayakları da havada sallıyor. Ya da ağlarken elleriyle ağzını kapatıp kendini yere atıyor birde popoyu havaya dikti mi gel de yeme..
Kemal'in 4 yaşıyla bir olgunluk, aklı başındalık göz kırpıyor sanki bundan çok mutlu oluyor, dioglarımızla gayretten gayrete düşünüyorum. Geçenlerde tuvalete giderken onsuz çizgi film izlemiyim diye bana gözüm sende hareketi yapıyor. Ya da bu gece yatarken pijama partisi yapalım dedi. Nasıl olacak? Kızlar gelecek(serra sude teyzem ananem yengem) ee sen, siz beni aranıza alırsınız dior. ee ne yapacağız peki? Saçma şeyler yapacaksınız. Ne gibi? tişört kesmece????
Kemal'de işler yoluna girerken Eylül'de bi 2 yaş sendromu göz kırpmaları, aman evlerden uzak. Henüz hazır değilim zira Kemal'in baya fena olarak hafızalarda yerini koruyor.
Kemal'in 2 yaş sendromuyla uğraşırken Eylül emim uyuma modundaydı, tüm enerjim ona kanalize oluyordu. Gerçi şimdi Kemal'in o fotolarına bakınca nasıl kızıyormuşum ona diye kendime çok kızıyorum. Öyle tatlıymış ki,yavrum babası 1 yıl ardından denize gitmişti, kardeşi olmuştu ve salak ben tuvalet eğitimine başlamıştım. Ah annecim ne olursa ilk çocuklara oluyor. Tek hatalı benken ona kızıyordum.
Sena'nın hazırlıkları son sürat devam ediyor. Bugün mobilya baktık ,moda çok değişmemiş anladım...Yeni ev yeni eşya diordum ama pek lüzum yokmuş anladım.
Çocuklar olmadan önce rutin hayat beni çok sıkardı, sürekli hobi arayışındaydım, hayatım boşa geçiyor bişiler yapmalıyım hissinden hiç kurtulamazdım. Kemal ve Eylül hayatımdan bu kaygıyı uzaklaştırdı. Şu an tek yaptığım günlük rutinlerimiz olmasına rağmen aklıma asla bu düşünceler gelmiyor, birlikte geçirdiğimiz güzel bir gün beni tatmin etmeye yetiyor.
Çok Şükür Rabbim...
12 Mart 2018 Pazartesi
Haftasonu Kabusu
Bu haftasonu tam bir kabustu. Çocukların peşinde koştuğum ama ikisini de memnun edemediğim klasik bir "babasız" haftasonu geçirdim.
Cumartesi Tirilye'ye gidelim dedim(demez olaydım). Orada her türlü çocuk avcısına(pamuk şeker, dandik oyuncakçı vb.) boyun eğerek yeter ki tadımız kaçmasın desemde olmadı. Tadımız her türlü kaçtı, yok bebek arabasına ben binicem , yok salıncaktan o insin ben bineyim vb. oradan bir b.. anlamadan çocukları kaptığım gibi eve dönüş.(Bursa'nın sahil kenarlarında oturacak adam gibi bir yer bulamamak ayrı bir yazı hatta kitap konusu)
Ertesi gün Akçalar'a göl ve nine ziyaretine gittik. Burada da kardeşimi uyandırıcam diye tutturdu, uyanan kardeşi de 1 saat boyunca ağladı. Baba evi mutsuzluğu da (klasik 35 yıldır devam eden senaryolar, diyaloglar vb.,benim de psikolojim toleranssız orası kesin) eklenince , artık okul başlasın diye saatleri saydığım müthiş bir haftasonu geçirmiş oldum. Bir de gece öksürükleri (3.ümüz birden) üstüne tuz biber...
Bu güzel anımda burada dursun, ileri de bu günlere bakıp oh be geçti çok şükür ,zordu çok zordu ama geçti demek için, geçince zaten çok kolaymış gibi gelmemesi için....
Öz eleştiri: Mehmet varken olan yokken niye olmuyor üzerine iyice düşünmem ve çözmeme gereken bir olay.
Mesela bir yere gittiysek Mehmet çocuklara hiç karışmaz, sınırsız telefon ve abur cubur hakkı verir. Bu da işleri kolaylaştırıyor tabi. Ben de yapayım desem de içim el vermiyor.
Mehmet varken moraller yüksek sanırım hepimizin bu da bir etken.
Mehmet yokken benim aileme çok fazla beraber oluyorlar, bu da işin suyunu iyice çıkartıyor.
Belki birşeylere fazla acele ediyorum, Mehmet'siz planlar için 1-2 yıl daha beklemek lazım, zira evde site bahçesinde durumlar bu kadar kötü değil. Benim aceleciliğim bu. Yalnızken daha sakin yaşamalı 1-2 yıl daha. Halbuki benim çılgın planlarım vardı(tatil yapacaktım çocuklarla yada uzak bir yolculuk)
Babaları yokken daha toleranslı olmayı öğrenmeliyim.
Bir de arada onlarında benden uzaklaşmaya ihtiyacı var bu gerçek.Hep dibimde tutmamalıyım onları.
Dün sabah uyanır uyanmaz Kemal okul var mı diye sordu. Yok deyince "Anne okul olmadığı günler ne güzel günler dimi"
Keyfi gıcır okul yok diye, bana bir yardımlar filan sonra da "Anne erkekler kızlara yardım etmeli"
Eylül'e minik patlıcanımız çok tatlı dimi filan sonra ne oldu da gün b..a döndü bunlar hep derin sorular...
11 Mart 2018 Pazar
Bugün 4 Yıllık Anne Oldum
Canım oğlum çok hevesle beklediğim 4 yaşına girdi (ya da doldurdu). Peki ben 4 yıllık annelik serüvenimde (kesinlikle bir serüven bence monotonluk yok) nereden nereye geldim bir özet geçmek istiyorum.
1 - Kaka ve Sümük
4 yıldır en çok muhatap olduğum bu iki madde artık benim için anlam değiştirdi. Bunlar sadece vücut sıvısı değil duygu hali benim için. Mutluluk, suçluluk, endişe, rahatlama her şey ama her şey bunlara bağlı hayatımda
2-Tatil
4 yıldır hiç tatil gibi tatil yapmadım(amsterdam'ı saymazsak). Peki hangisini tercih ederim tabi ki şimdikileri. Daha çok yoruluyorum ama daha mutluyum.
3-Sorumluluk ve Kaygı
İşte beni en çok yoran kısım bu, korkunç bir sorumluluk ve kaygı ağırlığı var üstümde. Boş veremiyorum, bu da beni (Mehmet yokken özellikle)en çok yoran kısmı.
4-Aşk
Hayatımın en unutulmaz 2 anı ikisini de kucağıma aldığım ilk an. İlk görüşte aşk, nasıl bir duygu hali anlatılmaz. İlk kez karşılık beklemeden, sevilmeyi, iyiliği ve daha bir çok şeyi beklemeden koşulsuz sevgiyi onlarda tattım(Rabbim binlerce şükür)
5-Ani duygu geçişleri
Uyumuyorlar, şımarıyorlar vs. diye dünyanın en sinirli insanıyken daldıkları an sevgi kelebeği, en mutlusu filan oluyorum. Hayatımın başka hiç bir anında böyle ani duygu geçişi yaşamamışım dır.
6-Önceden nefret ettiğim şeylerden zevk alma
Çocuk parkları
7-Başkalarında kınadıklarımın aynen başıma gelmesi
Bu olmayan yoktur herhalde, bekara karı boşaması misali önceden eleştirdiğim ebeveynlik hatalarını pek güzel ,seve seve yapıyorum.
8-Mehmet
Anne baba olduktan sonra ilişkimiz,bağımız,onun kalbimdeki yeri değişti.
1 - Kaka ve Sümük
4 yıldır en çok muhatap olduğum bu iki madde artık benim için anlam değiştirdi. Bunlar sadece vücut sıvısı değil duygu hali benim için. Mutluluk, suçluluk, endişe, rahatlama her şey ama her şey bunlara bağlı hayatımda
2-Tatil
4 yıldır hiç tatil gibi tatil yapmadım(amsterdam'ı saymazsak). Peki hangisini tercih ederim tabi ki şimdikileri. Daha çok yoruluyorum ama daha mutluyum.
3-Sorumluluk ve Kaygı
İşte beni en çok yoran kısım bu, korkunç bir sorumluluk ve kaygı ağırlığı var üstümde. Boş veremiyorum, bu da beni (Mehmet yokken özellikle)en çok yoran kısmı.
4-Aşk
Hayatımın en unutulmaz 2 anı ikisini de kucağıma aldığım ilk an. İlk görüşte aşk, nasıl bir duygu hali anlatılmaz. İlk kez karşılık beklemeden, sevilmeyi, iyiliği ve daha bir çok şeyi beklemeden koşulsuz sevgiyi onlarda tattım(Rabbim binlerce şükür)
5-Ani duygu geçişleri
Uyumuyorlar, şımarıyorlar vs. diye dünyanın en sinirli insanıyken daldıkları an sevgi kelebeği, en mutlusu filan oluyorum. Hayatımın başka hiç bir anında böyle ani duygu geçişi yaşamamışım dır.
6-Önceden nefret ettiğim şeylerden zevk alma
Çocuk parkları
7-Başkalarında kınadıklarımın aynen başıma gelmesi
Bu olmayan yoktur herhalde, bekara karı boşaması misali önceden eleştirdiğim ebeveynlik hatalarını pek güzel ,seve seve yapıyorum.
8-Mehmet
Anne baba olduktan sonra ilişkimiz,bağımız,onun kalbimdeki yeri değişti.
5 Mart 2018 Pazartesi
Bu Aralar... - 5.3.2018
Kemal bu aralar iyi, babasının gitmesi bunalımını atlatmış görünüyor. Dün 1 defa tuvalete girip benim için oldukça tatmin edici bir kaka yaptı, kendime nazarım değmesin ama deli gibi mutlu oldum, helada mutluluk gözyaşları dökmek nedir, anlayamazsınız!!
Klasik Mehmet sonrası sendromu yaşıyorum. Deli gibi alışveriş yapasım var, Mehmet gidince hiç bir yere gitmeme rağmen en çok kıyafet ihtiyacı(!) hissettiğim dönem oluyor nedense. Tamamen psikolojil evet ama engel olamıyorum. Gerçi o gelince hazır geliyor çünkü onunla hiç alışveriş yapmıyorum, çünkü psikolojim gayet iyi durumda oluyor:)
Usta Ugvey ne demişti "Aldıkça azalırsın"
Kemal Eylül'e bakıp anne küçük patlıcanımız ne kadar tatlı değilmi diyor, tabi benimle iyi geçinmek beni mutlu etmek için böyle söylüyor ve tabi ki iş yarıyor.(içimin yağları eriyor) Bu sabah okula gitmek istemedi ama bunu huysuzlanmadan söyledi. Bende üslemedim fazla babaannesine götürdüm. Anne babaannem beni çok özlemiştir o yüzden gitmek istemiyorum okula, hem orada oyuncaklarımı bile toplarım dedi. Bir de arkadaşlarımı da çok özlüycem aslında filan ayak yapıyor. Arabada giderken sabah oldukça mutluydu tabi bana ne şirinlikler, ne sevimlilikler gırla...Anne seni her gün seviyorum diyor,nasıl tatlı dilli aynı babası.
Dün gece kinetik kum, banyo seansı uzayınca yatışımız 12'yi buldu. Sabahta oldukça uygulu kalktık. Böyle olmasını bekliyordum, ziyan yok.
Mehmet gideli beri evde TV ve telefon izleme saatimiz oldukça azaldı. Bu hoşuma gidiyor, bazı akşamlar hiç tv açmadan hamur,boyama ya da lego ile yatma saatimiz geliyor. Ama Kemal tv izlemesine izin vereceğim bir yere gittiğinde hiç affetmiytor, susuz kalmış misali emiyor çizgi filmleri.
Gelellim Eylül'e, Eylül'de numaralar gırla buaralar, abisini taklit ediyor birebir ama tabiki yarım yamalak yaptıkları aşırı sevimli oluyor. Bu sevme olaylarını abartmayıp Kemal'i gücendirmiyim diyorum ama Eylül buaralar aşırı tatlı yalan yok. Gel gelelim yandaki bakıştan anlaşılacağı gibi bakışlarındaki cadılık, gaddarlık beni korkutuyor.
Eylül hiçbir zaman abisi gibi bana düşkün olmadı. Buna ben de izin vermedim biraz da mizaç belki. İlk günden bu yana onun bakımını başkalarıyla paylaştım. Herşeyi ben yapıcam, kokumu duysun güven alsın diye sarmaş dolaş yaşamadım (Kemal'de böyleydi bu, ilk çocuk sendromu)
Ama Eylül'ün benimle hiç bir bağı yokmuş halleri ,benim isteklerimi kim yaparsa ben onunlayım modu beni afallatıyor.
Belki onsuz tatile gittim ve bu benim işime gayet geliyor. Ama içim de bir garip ne bileyim. Çocukları kanguru gibi cebimde taşımayı seviyorum, yalan yok. Onlar benim , en çok benim modum var bu gerçek...
Eylül güçlü biri olacak gibi hissediyorum, böyle düşünmek beni biraz yatıştırıyor.
Benim haller böyle bu ara...
Klasik Mehmet sonrası sendromu yaşıyorum. Deli gibi alışveriş yapasım var, Mehmet gidince hiç bir yere gitmeme rağmen en çok kıyafet ihtiyacı(!) hissettiğim dönem oluyor nedense. Tamamen psikolojil evet ama engel olamıyorum. Gerçi o gelince hazır geliyor çünkü onunla hiç alışveriş yapmıyorum, çünkü psikolojim gayet iyi durumda oluyor:)
Usta Ugvey ne demişti "Aldıkça azalırsın"
Kemal Eylül'e bakıp anne küçük patlıcanımız ne kadar tatlı değilmi diyor, tabi benimle iyi geçinmek beni mutlu etmek için böyle söylüyor ve tabi ki iş yarıyor.(içimin yağları eriyor) Bu sabah okula gitmek istemedi ama bunu huysuzlanmadan söyledi. Bende üslemedim fazla babaannesine götürdüm. Anne babaannem beni çok özlemiştir o yüzden gitmek istemiyorum okula, hem orada oyuncaklarımı bile toplarım dedi. Bir de arkadaşlarımı da çok özlüycem aslında filan ayak yapıyor. Arabada giderken sabah oldukça mutluydu tabi bana ne şirinlikler, ne sevimlilikler gırla...Anne seni her gün seviyorum diyor,nasıl tatlı dilli aynı babası.
Dün gece kinetik kum, banyo seansı uzayınca yatışımız 12'yi buldu. Sabahta oldukça uygulu kalktık. Böyle olmasını bekliyordum, ziyan yok.
Mehmet gideli beri evde TV ve telefon izleme saatimiz oldukça azaldı. Bu hoşuma gidiyor, bazı akşamlar hiç tv açmadan hamur,boyama ya da lego ile yatma saatimiz geliyor. Ama Kemal tv izlemesine izin vereceğim bir yere gittiğinde hiç affetmiytor, susuz kalmış misali emiyor çizgi filmleri.
Gelellim Eylül'e, Eylül'de numaralar gırla buaralar, abisini taklit ediyor birebir ama tabiki yarım yamalak yaptıkları aşırı sevimli oluyor. Bu sevme olaylarını abartmayıp Kemal'i gücendirmiyim diyorum ama Eylül buaralar aşırı tatlı yalan yok. Gel gelelim yandaki bakıştan anlaşılacağı gibi bakışlarındaki cadılık, gaddarlık beni korkutuyor.
Eylül hiçbir zaman abisi gibi bana düşkün olmadı. Buna ben de izin vermedim biraz da mizaç belki. İlk günden bu yana onun bakımını başkalarıyla paylaştım. Herşeyi ben yapıcam, kokumu duysun güven alsın diye sarmaş dolaş yaşamadım (Kemal'de böyleydi bu, ilk çocuk sendromu)
Ama Eylül'ün benimle hiç bir bağı yokmuş halleri ,benim isteklerimi kim yaparsa ben onunlayım modu beni afallatıyor.
Belki onsuz tatile gittim ve bu benim işime gayet geliyor. Ama içim de bir garip ne bileyim. Çocukları kanguru gibi cebimde taşımayı seviyorum, yalan yok. Onlar benim , en çok benim modum var bu gerçek...
Eylül güçlü biri olacak gibi hissediyorum, böyle düşünmek beni biraz yatıştırıyor.
Benim haller böyle bu ara...
19 Şubat 2018 Pazartesi
Bir Ayrılık Daha...
18.02.2018 bir kontrat başlangıcı , yine bir ayrılık dönemi. Ayrılığın en iyi tarafı sürekli kısalıyor oluşu. Ama hiç bir sefer diğerinden daha kolay olmuyor, dün hepimizde gözle görülür bir duygusallık vardı. Destek timi sabah yalnız bırakmadı sağolsunlar. Kuzenleri gelince çocuklar baya baya oyalandı. Hava da güzeldi. İşte bu yüzden kardeş şart, iyi ki çocuklarımın kardeşi ve kuzenleri var, Çok Şükür Allah'ım.
Sabah Eylül Mehmet'i aradı evde, Kemal'de kardeşim bize oyuncak almaya gitti diye onu teselli etti. Allah'ım bir ömür birbirlerinin destekçisi,dostu olmalarını nasip etsin.
Survivor moduna girdim hemen, bu 3 aylık süreçte kendime başarılar, çocuklarıma akıl fikir diliyorum.
Bazı konularda kolaycılık yapmam Mehmet yokken yüzüme tokat gibi vuruyor, yeme, uyuma konularında hala bana bağımlı olmaları tamamen benim suçum. Onlar bunu yapmaya hazırdı fakat benim yeterli sabrım yoktu. Bu yaz yedirme ve uyutmaya paydos demeye niyetliyim, bakalım kısmet...
Sabah Eylül Mehmet'i aradı evde, Kemal'de kardeşim bize oyuncak almaya gitti diye onu teselli etti. Allah'ım bir ömür birbirlerinin destekçisi,dostu olmalarını nasip etsin.
Survivor moduna girdim hemen, bu 3 aylık süreçte kendime başarılar, çocuklarıma akıl fikir diliyorum.
Bazı konularda kolaycılık yapmam Mehmet yokken yüzüme tokat gibi vuruyor, yeme, uyuma konularında hala bana bağımlı olmaları tamamen benim suçum. Onlar bunu yapmaya hazırdı fakat benim yeterli sabrım yoktu. Bu yaz yedirme ve uyutmaya paydos demeye niyetliyim, bakalım kısmet...
16 Şubat 2018 Cuma
Çocuk Kitapları (Kitaplığımız)
Okumayı çok severim , öyle böyle değil yani çook.
hobileriniz:okumak,seyahat,alışveriş:)
Kemal ve Eylül'le en zevk aldığım şey okumak. Ya en nefret ettiğim ;uyutmak,hela önünde beklemek,ikisine aynı anda yedirmeye çalışmak ........Oyun oynamayı da sevmiyorum ya ne yalan söyliyim belki evcilik oynamaktan hoşlanırım yada marketçilik pöffff
Kitap okumak,yapboz yapmak gibi şeyleri seven sıkıcı bir anneyim maalesef
Kötü kitabın yaşı olmazmış, internetten aldığım ve nefret ettiğim onca çocuk kitabından sonra bunu çok net söyleyebilirim. Kitapçıdan içini karıştırarak alıyorum kitaplarımızı artık. İnternet alışverişi 2 çocukla zamansızlıktan çok başvurduğum bir yöntem ama paramı çok zaman boşa harcadığım da bir gerçek. Denemeden alınan çoğu şey tam olmuyor işte.
Alıp çok sevdiğim kitapları buraya not düşeyim istiyorum.
Öncelikle ben kitapları 2 türlü kullanıyorum.
1. aşamadığım bir sorun varsa (okula gitmek istememe, paylaşmama vb.) bu temada bir kitap alıyorum. Fakat bu konuda dikkatli olmak lazım. Kaka eğitim için aldığım kitapta (Ati'nin Kaka Kitabı) Ati kakayı koltuk arkasında yapıyordu ve Kemal'de tuvalete yapma kısmı yerine o kısmı aldı:)
Bu tip kitaplarda 2.tehlike aşırı bayık olması, hikaye son derece sıkıcı, mesaj anlaşılmaz vs..
Bu katagoride Alper serisi favorimiz (okula gitmeme, babayla aşık atma, markette tutturma,yemek seçme gibi tam da bizim sorunlarımıza parmak basıyor)
2. Kitaplar zaman doldurmada,yemek yedirirken oyalamada,uykudan önce olmazsa olmaz.
Öyküsü çizimi öyle güzel öyle güzel beni bile eğlendiriyor. Bu katagoride favoriler zaman zaman değişse de The Best Of 2-4 yaş Yayazula , Büyük Ayı Küçük Ayı Serisi , Dünya klasiklerinin yeniden yorumlanması (bazıları ama) ,Çok Özel Bir şey , Anne Tavuk Anlatıyor , Happy I'm Hippo
2 Yaş Öncesi Bebek Koala Serisi, Hareketli kitaplar, Dokun Hisset kitaplar, Neşeli Çiftlik
hobileriniz:okumak,seyahat,alışveriş:)
Kemal ve Eylül'le en zevk aldığım şey okumak. Ya en nefret ettiğim ;uyutmak,hela önünde beklemek,ikisine aynı anda yedirmeye çalışmak ........Oyun oynamayı da sevmiyorum ya ne yalan söyliyim belki evcilik oynamaktan hoşlanırım yada marketçilik pöffff
Kitap okumak,yapboz yapmak gibi şeyleri seven sıkıcı bir anneyim maalesef
Kötü kitabın yaşı olmazmış, internetten aldığım ve nefret ettiğim onca çocuk kitabından sonra bunu çok net söyleyebilirim. Kitapçıdan içini karıştırarak alıyorum kitaplarımızı artık. İnternet alışverişi 2 çocukla zamansızlıktan çok başvurduğum bir yöntem ama paramı çok zaman boşa harcadığım da bir gerçek. Denemeden alınan çoğu şey tam olmuyor işte.
Alıp çok sevdiğim kitapları buraya not düşeyim istiyorum.
Öncelikle ben kitapları 2 türlü kullanıyorum.
1. aşamadığım bir sorun varsa (okula gitmek istememe, paylaşmama vb.) bu temada bir kitap alıyorum. Fakat bu konuda dikkatli olmak lazım. Kaka eğitim için aldığım kitapta (Ati'nin Kaka Kitabı) Ati kakayı koltuk arkasında yapıyordu ve Kemal'de tuvalete yapma kısmı yerine o kısmı aldı:)
Bu tip kitaplarda 2.tehlike aşırı bayık olması, hikaye son derece sıkıcı, mesaj anlaşılmaz vs..
Bu katagoride Alper serisi favorimiz (okula gitmeme, babayla aşık atma, markette tutturma,yemek seçme gibi tam da bizim sorunlarımıza parmak basıyor)
2. Kitaplar zaman doldurmada,yemek yedirirken oyalamada,uykudan önce olmazsa olmaz.
Öyküsü çizimi öyle güzel öyle güzel beni bile eğlendiriyor. Bu katagoride favoriler zaman zaman değişse de The Best Of 2-4 yaş Yayazula , Büyük Ayı Küçük Ayı Serisi , Dünya klasiklerinin yeniden yorumlanması (bazıları ama) ,Çok Özel Bir şey , Anne Tavuk Anlatıyor , Happy I'm Hippo
2 Yaş Öncesi Bebek Koala Serisi, Hareketli kitaplar, Dokun Hisset kitaplar, Neşeli Çiftlik
29 Aralık 2017 Cuma
Eğleniyorsan Bir Hata Olmalı...
Bu aralar her gece mutlaka bunlardan birini izliyoruz. Geçen hafta Charli'nin Çikolata Fabrikası , ondan önce Lego Movie'ye takmıştık. Sağdaki bir fransız animasyon filmi, çok güzel fakat çoçuklar için uygun mu bilemedim, fazla hüzünlü. Zaten bu aralar ölüm fikrine takmış olan Kemal'in korkuları bu film ile tavan yaptı. Sürekli ölümden bahsediyor, anne çoçuğun annesi ölmüş sen ölme, dedem ne zaman ölecek , eğer burdan düşsem ölürdüm anne gibi. Gece yanımıza gelmelerinin bununla bir ilgisi var sanırım.
Nasıl cevap vereceğimi şaşırıyorum. Kimse ölmeyecek insan yaşlanınca ölür hiçbirimiz yaşlı değiliz gibi saçma sapan cevaplar veriyorum.Ben de her gece aynı hikaye kitabını dinlemekten hoşlanırdım fakat şimdi yanlışmış gibi geliyor,içim pek rahat değil .
Çoçuklarla şöyle bir his edindim, rahat batıyor bana. Eğer kendi kendilerine eğleniyorlarsa ya da aynı filmi tekrar izlerken sessiz sakin oturuyor bana da kahve keyfi yapmaya zaman kalıyorsa birşeyleri yanlış yapıyorum, ya da eksik yapıyorum hissi oluyor. Rahat ama mutsuz oluyorum.
Aslında şöyle bir tezim var, çoçuklara tv izletmeyin diyen uzmanların hiç biri çoçuğu ile 3 saatten fazla zaman geçirmiyor bence çünkü uzman olmak çalışmayı gerektirir, çalışan insan da çoçuğuyla az ve "kaliteli zaman" geçirir, böylece aman izletmeyin demesi çok kolay gelir de uygulamanın imkansızlığından haberi olmaz.
Tezimin doğruluğundan emin olsamda bilimsel verilere kulak tıkayabilen özgün bir anne değilim maalesef.
Eylülcüm ise alabildiğine bir çetin ceviz olma yolunda ilerliyor, sinirlenirse elinin tersini geçiriyor valla. Süslü ama sert, işte benim kızım. Eylülcüm seninle takılmak için sabırsızlanıyorum:)
22 Aralık 2017 Cuma
Bugünlerde...
Dün gece evde hoş müzikler çalıyordu, tv kapalıylı. Çoçuklar odalarında oynadılar ve 11'e doğru sorunsuz bir uyuma seansı yaşadık. Ne güzeldi herşey ,her zaman böyle olmuyor o yüzden tarihe not düşmek istedim.
10 buçuk'tan önce uyku seansları bol ağlamalı,sinir stres ile geçiyor. Çoçukların 9 da yatağa gitme olayından vazgeçiyorum.Kemal öğlen uyumazsa 9 da yatıyor,sorunsuz. Diğer türlü 2 saat yatakta dönüp uyuyamıyor. O yatmadan Eylül'ü yatırmak ayrı bir hadise.2sinide 11 de yatırmak en temizi.
Eylül'ün meyva ile arası iyi Kemal ise seçili mevyaları hapur hupur, bazılarının zorlamayla bi miktar bazılarınıysa hiç yemiyor.Ama bu konuda ısrarcıyım tuvalet sorunu anca böyle hallediliyor.
Kemal bu günler hergün tuvalete gidiyor, hala hepsini bitirmese de 4 yaş'a doğru tünelin ucundaki ışık görünmeye başladı sanırım.
Fakat bu sefer de her gece yanımıza gelmeye başladı. Aramıza alırsam neyse ama yanıma kedi gibi kıvrılıyor ve uyandığımda heryerim tutulmuş oluyor. Ayrıca Eylül uyanıp abisi göremeyince kardeş kardeş diye bağırıp uyanıyor,abisini görünce uyamaya devam edebiliyor bazen.
Sabahları güneşin geç doğmasıyla 8bucuk a kadar uyumaya başladılar,bu da iyi birşey.Zaten Eylül'ün gece kalkmaları 1'e indi. Bende oldukça dinlenmiş oluyorum böylece. Uzun zamandır hasret kaldığım birşeydi.
Kemal babasının cezalarını kabul ediyor ve yola geliyor, benim verdiğim cezalarda ise sonuna kadar direnip yine de istediğimi yapmıyor. Bu benim kararlı olamamamdan sebep biliyorum.
Mehmet'in martta gideceği fikri şimdiden içimi karartıyor, bakıcı konusunda ise hala kararsız ve karamsarım.
09.12-13.12 arası körfez termal de tatildeydik. Canım Ege'm hava öyle güzeldi ki ,yüzmek, sauna sonrası güzel havada yürüyüş çok iyi geldi fakat çoçukları da kendimi de iyi korumadım, rahat davrandım. Sonuç sonraki 1 hafta 3.ümüzde feci hastaydık. Çocuklara antibiyotik kullanmak zorunda kaldım ve geçti, Ben kullanmadığım için halen hastayım. Bugün başlıycam
Bu da burada tarihe not olarak düşülsün.
10 buçuk'tan önce uyku seansları bol ağlamalı,sinir stres ile geçiyor. Çoçukların 9 da yatağa gitme olayından vazgeçiyorum.Kemal öğlen uyumazsa 9 da yatıyor,sorunsuz. Diğer türlü 2 saat yatakta dönüp uyuyamıyor. O yatmadan Eylül'ü yatırmak ayrı bir hadise.2sinide 11 de yatırmak en temizi.
Eylül'ün meyva ile arası iyi Kemal ise seçili mevyaları hapur hupur, bazılarının zorlamayla bi miktar bazılarınıysa hiç yemiyor.Ama bu konuda ısrarcıyım tuvalet sorunu anca böyle hallediliyor.
Kemal bu günler hergün tuvalete gidiyor, hala hepsini bitirmese de 4 yaş'a doğru tünelin ucundaki ışık görünmeye başladı sanırım.
Fakat bu sefer de her gece yanımıza gelmeye başladı. Aramıza alırsam neyse ama yanıma kedi gibi kıvrılıyor ve uyandığımda heryerim tutulmuş oluyor. Ayrıca Eylül uyanıp abisi göremeyince kardeş kardeş diye bağırıp uyanıyor,abisini görünce uyamaya devam edebiliyor bazen.
Sabahları güneşin geç doğmasıyla 8bucuk a kadar uyumaya başladılar,bu da iyi birşey.Zaten Eylül'ün gece kalkmaları 1'e indi. Bende oldukça dinlenmiş oluyorum böylece. Uzun zamandır hasret kaldığım birşeydi.
Kemal babasının cezalarını kabul ediyor ve yola geliyor, benim verdiğim cezalarda ise sonuna kadar direnip yine de istediğimi yapmıyor. Bu benim kararlı olamamamdan sebep biliyorum.
Mehmet'in martta gideceği fikri şimdiden içimi karartıyor, bakıcı konusunda ise hala kararsız ve karamsarım.
09.12-13.12 arası körfez termal de tatildeydik. Canım Ege'm hava öyle güzeldi ki ,yüzmek, sauna sonrası güzel havada yürüyüş çok iyi geldi fakat çoçukları da kendimi de iyi korumadım, rahat davrandım. Sonuç sonraki 1 hafta 3.ümüzde feci hastaydık. Çocuklara antibiyotik kullanmak zorunda kaldım ve geçti, Ben kullanmadığım için halen hastayım. Bugün başlıycam
Bu da burada tarihe not olarak düşülsün.
4 Aralık 2017 Pazartesi
Bir Dönemin Kapanışı
![]() |
Abiyi okuldan alma |
28.11 tarihinde ani bir kararla Eylül'ü emzirmeyi bıraktım. Aslında 20.ayda bırakmayı düşünüyordum, 2 ay erken bıraktığımız için içime sindirmem zor oldu ama baskılara(Mehmet) boyun eğdim diyelim.
Olay şöyle gelişti; gece Eylül ün bilmem kaçıncı meme diye ağlaması ve ağzında meme olmasına rağmen durumdan memnun kalmamasına daha fazla sabredemeyen ben, gecenin ilerleyen saatlerinde olayı babaya devrettim. Tabi ki babasının yanında uyudu fakat sabaha karşı tekrar uyandı fakat baba uyanamadı olayı yine ben devraldım. Yamuk yatmaktan her yerim ağrıyordu(yine). Mehmet te bu böyle gitmez artık bırakmalısın diye beni ikna etti.
Aşırı düşkün nasıl olacak diye çeşitli yöntemler düşündüm, fakat en iyisinin her meme dediğinde meme bitti demek ve bu konudan o açmadıkça yanında konuşmamak olduğuna karar verdik.
İlk gün öğle ve akşam babası uyuttu. Uzun bir ağlama seansı sonunda uyudu. Gece kalktığında ise tekrar aynı olay tekrarlandı. Bu sefer olay memeden "annem nerde?"ye kaydı ve 2.gün ben aldım uyutma işini tekrar. Uyumadan biberonla süt içmeye başladık.İlk 2 gece uyandığında da isterse biberon verdim fakat sonra kestim. 1 hafta geride kalırken olay sandığımdan kolay oldu, artık tamamen unuttu. Uyumadan önce biberonu görüp süt diyor kucağımda sütünü bitirip kaplumbağa gibi üstümde uyuyor.
Bu da ileride beni bıktıracak bir yöntem biliyorum, belki de direkt yalnız uyumaya(yanında bekleyerek tabi) geçmeliydik belki ama kafasını koynuma sokarken çok tatlı ve ağlamadığı tek yöntem bu. Dün gece uzun bir aradan sonra ilk kez tüm gece uyudu, 5 saat uyumama rağmen çok güzel dinlendim.
Hayatımın son 4,5 senesi hamile ve emizirerek geçti,kesintisiz!!!. Yediğine içtiğine dikkat et(son zamanları savsakladım kabul),hormonlar bi değişik, ilaç kullanmama(ağrı kesici konusunda pozitif etkisi oldu),bölük pörçük uykular,bedenin sadece sana ait değil hissi...Artık bitmeliydi çünkü eski motivasyonumu da disiplinimi de kaybettim.Bu dönemin sonuna gelmek zor dönemin sonuna geliyorum,tünelin ucundaki ışığı hafiften görür gibiyim gibi, iyi hissettirdi diyebilirim.(vicdan muhasebelerini saymazsak). Anne olunca rahat hissettiğin de beraberinde bir suçluluk eşlik etmesi normal mi acaba?Bu sadece bana oluyor olamaz...
Bu aralar Kemal bizimle uyumak istiyor. Sessizce gelip yanıma kıvrılıyor, ne zaman geldiğini hatırlamıyorum bile. Eylül'ün yalnız kalmasını ya da onun da yanımıza alışmasını istemediğim için buna bir çözüm bulmalı diorum.
Yatağında uyuturken anne yanınıza geleceğim diyor, hayır yatağında uyu sen yanımda yatınca ben rahat uyuyamıyorum dedim. Anne sizin yatağınız çok yuşamak benim ki de öyle olsaydı keşke dedi. Kemalin yatağını büyüteceğiz bakalım sorun çözülecek mi?
17 Kasım 2017 Cuma
Bıdıklarım Büyüyor
2 çoçuklu hayatın zevklerini yaşıyorum bu ara, çünkü Mehmet burada. Ve hayat tabi ki keyifli hızla gürül gürül akıp gidiyor. Mehmet yokken geçirdiğim 45 gün 4,5 ay uzunluğundaydı, şimdi ise o geleli 1 ay oldu ve bana sadece 1 hafta gibi geldi.
Markete onunla gitmek, banyodan sonra giydirecek birinin olması, yatağı açan uyutan yediren birinin olması ne büyük nimet Allah ım. Gerilmiyorum, çünkü kendime aşırı yüklenmiyorum, kuzularım da gerilmiyor dolayısıyla. Mutlu mesut yaşayıp gidiyoruz. Hatta uzun süredir aklımda olan reformer pilatese bile başladım.
Çok şükür Allahım
Kendime Not: Mart ayınca devamlı birini bul, zira benden bi kontrat daha çıkmaz gibi hissediyorum.
Velhasıl zalımsın zaman, gözümün önünde hızlıca büyüyorlar. Bunca uykusuzluğa ve yorgunluğa karşı bu günleri çok özliyeceğimin farkında her anın tadını çıkarmaya çalışıyorum.
Markete onunla gitmek, banyodan sonra giydirecek birinin olması, yatağı açan uyutan yediren birinin olması ne büyük nimet Allah ım. Gerilmiyorum, çünkü kendime aşırı yüklenmiyorum, kuzularım da gerilmiyor dolayısıyla. Mutlu mesut yaşayıp gidiyoruz. Hatta uzun süredir aklımda olan reformer pilatese bile başladım.
Çok şükür Allahım
Kendime Not: Mart ayınca devamlı birini bul, zira benden bi kontrat daha çıkmaz gibi hissediyorum.
Velhasıl zalımsın zaman, gözümün önünde hızlıca büyüyorlar. Bunca uykusuzluğa ve yorgunluğa karşı bu günleri çok özliyeceğimin farkında her anın tadını çıkarmaya çalışıyorum.
Bu yazımda 27 ay arayla 2 çoçuk sahibi olmanın iyi yanlarını yazacağım çünkü iyimser bir günümdeyim:)
1. Birbirlerini sevdiklerini ve sahiplendiklerini görüyorum. Kemal çok fazla kıskanmıyor çünkü kendisini bildi bileli bir kardeşi var. Yaşların yakın olmasının iyi yönü bu.
2.Eylül sabah kalktığında ve gece yatarken dudaklarını uzata uzata abisine öpücük veriyor,muhhh diye efekt yapıyor bir de. Bizi ise çok çok canı isterse lütfederek öpüyor.
3.Eylül Kemal'in oyununu bozduğunda bile Kemal onu sıkıyor ama daha çok canını yakmaya korkuyor. Kardeşi zarar gördüğünde üzülüyor.
4.Birbirlerini oyaladıkları bir gerçek. Biri yokken diğerinin sıkıldığını ve birbirlerini özlediklerini görmek çok güzel.
5.Daha etraf toparlanmadan geçiş yaptık(mama sandalyesi vs. daha ortadan kalkmamıştı) Artık yavaş yavaş bebek nesnelerinden temizleniyor olmak çok hoşuma gidiyor.
6.Eylül Kemal'e bakarak çok şey öğreniyor. Parkta nasıl davranacağını, oyuncak oynamayı, sofrada bizimle yemeyi,konuşmayı çok daha erken öğrendi abisine bakarak.
7.Banyo saatleri tam bir çurcuna bir o kadar da eğlenceli, birbirlerini yıkıyorlar.
Binlerce şükür sahip olduğum herşeye...
27 Eylül 2017 Çarşamba
Bugünlerde...
Kemal bugünlerde uslu çocuk düğmesi diye birşey buldu. Fazlı şımardıktan sonra ben yine de onun istediği birşeyi yapıyorsam anne birazdan uslu çocuğun gelecek, ya da uslu çocuk düğmesine bastım anne gibi şeyler söylüyor.
O şımardığında ben sinirlenirsem ise işler asla iyiye gitmiyor, gidere gider durumu.
Evet sakin kalmalıyım ama bu konuda çok az başarıya ulaşıyorum.
Kendime Bağırmayan Anne diye bir kitap aldım, bakalım ne diyor.
Toplum içinde çocuğa bağırmak doğru mu yanlış mı bilemiyorum. Onu rencide etmemek lazım bu yüzden yanlış. Ama sakin tepki gösterebilen birisi değilim ki bence çoğu kişi değil. Evde çocuğu deli gibi azarlayıp dışarıda sakin ses tonuyla yapma çocuğum diyenleri de çok görüyorum. Bu sahtecilik geliyor bana. Çocukluğumda ebeveynlerimin toplum içinde farklı davrandıklarını hissediyordum ve bu bende onlara karşı kötü bir his yaratıyordu. Çocuklarımla samimi olmaktan yanayım. Her zaman nasılsam öyleyim. Kemalin dışarıdaki kontrolsüz davranışları beni etrafa rezil ettiği için değil sözlerini tutmadığı için can sıkıcı. Bu yüzden kızmamış gibi yapamam üzgünüm beni ayıplayabilirler.
Ayrıca dışarıdayken tüm kuralları kaldırıp çocuğu hoş tutmayı da doğru bulmuyorum. Yani aman istediğini yapayım da şımarmasın. Kemal bunu koparmaya çalışıyor benden farkındayım. Taviz yok. Evden çıkmadan anlaşma yapmak hep işe yarıyor. Bunu pas geçtiysem vay halime.
Bende inatlaşıyorum bazen Kendime Not: Çocukla inatlaşma. İşler inatlaşma noktasına gelmeden dikkatli olmalı.
Eylül Mehmetle her öpüşmemiz de yanımızda bitiyor. Dudaklarını uzatıp olaya dahil oluyor. Ne kadar tatlı oluyor insanın evladı. Geceleri memeee diye çok bağırıyor geçenlerde tahammülüm bitti Mehmet'e n'parsan yap ben yatıyorum dedim. Pişpişlemiş babası bi kaç gece daha iyi uyudu sanki. Sonra yine aynı. Onu bu hale getiren benim her istediğinde meme vermem biliyorum ama emzirme bitene kadar devam başka türlüsüne güçüm yok şu an.
Eylül'ün babaannesi ile durumu daha iyi şuan. İçim rahat. Haftada 3 gün çalışabilme lüksüne sahip olduğum için çok şükür Allah'ım.
Kemal 'e yeni kitaplar aldım. Özlemişsiz yeni kitapları. Ben okuduktan sonra kitabı açıp kendi kendine okumasına bayılıyorum kameraya çekebilirimsem süper olur.
2.çocukta herşeyi zamana bırakmayı çok iyi öğreniyor insan. Ve zamanın çok hızlı geçtiğini daha sık hatırlıyor.
Geçenlerde "birisi" ile sohbet ederken aşık olduğunda nasıl hissettiğini, sevdiği kişiye karşı hislerini anlatırken bana hiç böyle hissettin mi dedi. Kemal ve Eylül doğduğunda, ilk kucağıma aldığımda , sonraki ilk günler tam olarak böyle hissetmiştim. Sanırım hissettiğim en güçlü duygu onlara karşı...Mehmet'e kesinlikle aşığım ama kara sevda ile saplantı arası bir şeyler sanırım diğeri, ya da loğusalık...
27 Temmuz 2017 Perşembe
Güzel günler
Hayat tam pes ettiğin , koy verdiğin anda değişiyor, bende hep böyle oldu. Ya da öyle zamanlarda Allah'a aczimi öyle güzel dillendiriyorum ki kibrimden sıyrılıp , bana bir ferahlık veriyor. Herşey yolundayken 2 çoçukla , Mehmette yok ama ne güzel idare ediyorum diye kibirleniyorum belki de sonra herşey sarpa sarıyor. Bir anda dibe çöküyorum. Daha fazla dayanamıyacağım gibi hissettiğim anda işler tekrar rayına oturuyor. Kul sıkışmadan Hızır yetişmez...
Ayın 29 yani 2 gün sonra Mehmet geliyor. Güzel günler başlıyacak. Bir kontrat daha bitirdik. Bakalım nasipte kaç tane daha var.
Ayın 16 sında Eylül ilk adımlarını atmaya başladı. Günden güne yürüyüşünü ilerletiyor. Bu sevimli halleri beni çıldırtıyor bir yanda kıskançlıklar başlıyor tabi.
Kemal Mehmet'in geleceğini duyduğundan beri beni paylaşacağını düşünüp kaygılanıyor sanırım. Bana düşkünlüğü arttı. Zaten hep ilk geliş günlerinde uyum sıkıntısı yaşanıyor.
Geçenlerde Kemal'in su tabancasını kırdım. Bana diyor ki anne bunu niye yaptığını bir düşün. Allahım öyle şeyler söylüyor ki şaşırıp kalıyorum. Keşke hepsini kaydedebilsem.
Ayın 29 yani 2 gün sonra Mehmet geliyor. Güzel günler başlıyacak. Bir kontrat daha bitirdik. Bakalım nasipte kaç tane daha var.
Ayın 16 sında Eylül ilk adımlarını atmaya başladı. Günden güne yürüyüşünü ilerletiyor. Bu sevimli halleri beni çıldırtıyor bir yanda kıskançlıklar başlıyor tabi.
Kemal Mehmet'in geleceğini duyduğundan beri beni paylaşacağını düşünüp kaygılanıyor sanırım. Bana düşkünlüğü arttı. Zaten hep ilk geliş günlerinde uyum sıkıntısı yaşanıyor.
Geçenlerde Kemal'in su tabancasını kırdım. Bana diyor ki anne bunu niye yaptığını bir düşün. Allahım öyle şeyler söylüyor ki şaşırıp kalıyorum. Keşke hepsini kaydedebilsem.
26 Temmuz 2017 Çarşamba
Kemal 'in Kaka Tutma Sorunu
Geçtiğimiz 1 yılda 2 çocuklu hayatımda beni en çok yoran şey neydi diye düşündüğümde cevap tartışmasız Kemal'in kaka sorunu. Yoran neydi derken olay geçmiş değil hani , hala yormaya ve psikolojimi altüst etmeye devam ediyor.
Yazarken bile daralıyorum aslında ama tarihe not düşme açısından yazmalıyım. Kemal ile aramızı açan, ilişkimizi geren , beni kötü anneliğe zorlayan ne varsa hepsinin temelinde bu var. Bu sorun içinden çıkılmaz bir halde ve Allah'ım yardım et , daha başka çarem kalmadı.
Olayların başlangıcı benim 2 aylık bir Eylül'le(ki çok kolay bir bebekti suçu ona atmıyorum) ve Mehmet yeni gemiye gitmişken (tam bir hata) Kemal'e tuvalet eğitimi vermemle başladı(etrafın gazı aklıma s....). Çişi 1 haftada hallettik gel gör ki kakayı tuvalete yapmayı başaramadık. Biraz üstüne gittim sonuç alamayınca kaka zamanı bez bağlamaya başladık. Bir süre iyiydi sonra baktım ki çişini yapmaya üşenince bez istiyor, baban gelene kadar bez var gelince atıcaz diye milat koyduk. Babası gelince biraz dirense de lazımlığa yapmayı başardı. Oh süper derken bir kaç defa yaptıktan sonra yapmamaya tutmaya başladı. İşte 1 yıldır tam hallettik derken yine yine yine tekrarlıyor. Kaçıncı hallediş kaçınçı tekrar bilmiyorum.
Kemal zaten bezine de çok kaka yapan bir çocuk değildi. Ama ek yönteme de gerek kalmamıştı hiç. 2 -3 de bir zorlansa da yapardı. Tuvalete geçince kabız olmasın diye probiyotik , sabahları kayısı vs. vererek kabızlığı hep önledim. Ama belki de hergün kaka yapmaya alışkın olmadığı için kakası geliyor ama yapmak istemiyor. Tutabildiği kadar tutuyor sonrası küçük küçük kaçırmalar ya da günde 10 defa tuvalete gidip minik minik yapmalar. Kendi haline bırakmak çözüm değil çünkü yapmadan rahatlayamıyor, o gün gittiğimiz her yerde , yaptığımız her şeyde sıkışık , huzursuz ve hırçın oluyor.
Sabırlı davranmaya çalışıyorum günde 10 kakalı kilottan sonra sabır bitiyor. Sabırsız davranıp zorlama yoluna gidiyorum o ağlıyor ,ben kahroluyorum.
Tuvaletinin geldiğini inkar ediyor, kakalarının poposunda yaşamak istediğini söylüyor, kiloduna yapmak istemediğini ama elektrik çarpınca kiloduna geldiğini söylüyor, zati kaka gelince dolaba giriyor annecim napıyorsun diyince elektirikleri bağlıyorum diyor. İşte bu sırada elektrik çarpıyor sanırım:) Daha bu konuyla ilgili ne maceralarımız var yazmakla bitmez, o yaparken ben kapının önünde ne vaatler ne gaza getirmeler. Öyle komik bir o kadar acı, çocuklarımla yaşayacağımı düşündüğüm en son şey buydu sanırım ama koca senemi mahvetti.
Geçenlerde yine sabrım bitti korkutarak yaptırmaya çalışıyorum, annecim yapmazsan tuvalete doktor iğne batırmamı söyledi dedim. Anne yapmak istemiyorum iğne batır ama elimi tut o zaman acımaz dedi.Yazarken bile içim buruluyor, ne kadar çaresiz aslında ve ben ona yardım edemiyorum. Çok çok çok zor bir durum Allah düşmanıma vermesin derler ya öyle birşey. Babayla mı , kardeşle mi yoksa kaslarla mı alakalı bilmiyorum ama bildiğim 5 yaşına kadar bu böyle sabredicez müdahale yok. Kendime bol bol sabır diliyorum.
16 Temmuz 2017 Pazar
Kötü Anne / İyi Anne
K.Kemalin poposunu yıkarken anne soğuk suyla yıkama dedi. Dünya başıma yıkıldı bunu duyunca çünkü geçen yaz poposunu bir kere soğuk suyla yıkamıştım. Nasıl bir vicdana sahibim bilmiyorum öfkeliyken gözüm dönüyor bazen. 1 yıl geçti üzerinden hala unutmamış. Benim karşımda ne kadar çaresiz olduğunu unutuyorum bazen, sonrada vicdan azabından içim parçalanıyor.
İ. Hata yaptığımda telafi etmeye çalışıyorum, aman nasılsa bunlar çocuk unutur diye boş vermiyorum.
K.Oyun oynamayı beceremiyorum. Oyuncaklarla oynarken çok sıkılıyorum bunu o da anlıyor zaten fazla oyamaya hevesli değil benimle.
İ.Oyun hamuru, boyama , su oyunları , taş oyunları , parka gitme konularında iyiyim. Hemen her gün bu gibi şeylere zaman ayırıyorum.
K. Çok bağırıyorum. Sükunetimi çabuk kaybediyorum. Sakin ses tonunu fazla koruyamıyorum. Bazen buna çok içerliyor(özellikle amacının yaramazlık olmadığı durumlarda) ,bazen o da bağırıyor. Kardeşini uyarırken bağırmasının sorumlusu benim.
İ.Çoğu zaman sabırlı ve ilgiliyim.
K.Kardeşini çok hırpalarsa, ya da kontrolden çıktığında çimdik atıyorum , bazen de popoya şaplak. Temasa bu kadar önem veren bir çocuğa bunu yapmamalıyım biliyorum ama elimde olmuyor bazen.
İ.Kıskançlıklarını anlıyorum ve kızmıyorum.
K.Eylül ü bazen fazla kendi haline bırakıyorum galiba. Ona gereken ilgiyi göstermiyor muşum gibi geliyor.
İ.Onları çok öpüyorum, genellikle güleryüzle karşılıyorum.
İ.Kitap okuma alışkanlığı kazandırdım gibi. Elime kitap alınca sabırla dinliyor, uyurken okumamı istiyor.
Annelik maceramda bazen her şey yolunda güneşli bir bahar günü, bazen de çaresiz, çok uzun bir kış mevsimi gibi hissediyorum. Çok şükür iyi ve kötüsüyle yaşadığım her şeye. Anne olduğum için çok şükür. Daha mükemmel ne isteyebilirdim bilmiyorum, sahip olduklarıma çok şükür.
İ. Hata yaptığımda telafi etmeye çalışıyorum, aman nasılsa bunlar çocuk unutur diye boş vermiyorum.
K.Oyun oynamayı beceremiyorum. Oyuncaklarla oynarken çok sıkılıyorum bunu o da anlıyor zaten fazla oyamaya hevesli değil benimle.
İ.Oyun hamuru, boyama , su oyunları , taş oyunları , parka gitme konularında iyiyim. Hemen her gün bu gibi şeylere zaman ayırıyorum.
K. Çok bağırıyorum. Sükunetimi çabuk kaybediyorum. Sakin ses tonunu fazla koruyamıyorum. Bazen buna çok içerliyor(özellikle amacının yaramazlık olmadığı durumlarda) ,bazen o da bağırıyor. Kardeşini uyarırken bağırmasının sorumlusu benim.
İ.Çoğu zaman sabırlı ve ilgiliyim.
K.Kardeşini çok hırpalarsa, ya da kontrolden çıktığında çimdik atıyorum , bazen de popoya şaplak. Temasa bu kadar önem veren bir çocuğa bunu yapmamalıyım biliyorum ama elimde olmuyor bazen.
İ.Kıskançlıklarını anlıyorum ve kızmıyorum.
K.Eylül ü bazen fazla kendi haline bırakıyorum galiba. Ona gereken ilgiyi göstermiyor muşum gibi geliyor.
İ.Onları çok öpüyorum, genellikle güleryüzle karşılıyorum.
İ.Kitap okuma alışkanlığı kazandırdım gibi. Elime kitap alınca sabırla dinliyor, uyurken okumamı istiyor.
Annelik maceramda bazen her şey yolunda güneşli bir bahar günü, bazen de çaresiz, çok uzun bir kış mevsimi gibi hissediyorum. Çok şükür iyi ve kötüsüyle yaşadığım her şeye. Anne olduğum için çok şükür. Daha mükemmel ne isteyebilirdim bilmiyorum, sahip olduklarıma çok şükür.
18 Haziran 2017 Pazar
Bugünlerde
Kemalin kaka yapamama olayını yaşıyorum yine. Bu konuyla 1 yıldır uğraştığım için olsa gerek sabırlı olamıyorum maalesef. Kiloduna kaçırdığı için Kemal'e bağırdım korkutmaya filan çalıştım. Bana dedi ki anne bana kötü davranma sonra doktor gelir beni alır. (Eylül e kötü davranmasın diye söylediğim bir şey bu. Doktor geri alır iyi bakmazsak ona gibi...)Otur ağla işte, nasıl içimi yaktı. Annelik çok zor, ne kadar onun suçu olmadığını bilsem de öfkemi yenemiyorum bazen. Sonrası büyük bir vicdan azabı.
Eylül ise onu bırakıp okula gittiğim için (1 haziranda okula başladım) bana trip atıyor. Ben gelince eve aşırı huysuz. Yemek yemiyor önlük takmıyor buna rağmen kendi yemek ,her şeyi mıncıklamak istiyor. Sürekli kıyafet değişmekten iflahım kesildi. Uykular düzensiz ,emerek uyumak istiyor. Gece her saat başı kalkıp emmek istiyor vs. Bu yıl zor geçecek kendimi hazırlamıştım çünkü Kemal de de aynıları olmuştu. Ama hazırlanmak baş ağrıları,asabiyet ve uykusuzluğa çare değil maalesef.
Sabır diyorum bakalım, sağlık olsun da gerisi önemli değil. Her şeye rağmen zaman hızlı geçecek biliyorum.
Ah şu Mehmet bir gelse. Allah niye çocuk olması için 2 kişi gerekli demiş çok açık. Yalnız zor bir iş bu...
31 Mayıs 2017 Çarşamba
Bugünlerde...
Kemal ile okumayı boşlamıştım buaralar yeni kitaplar aldım ve alıyorum. Tekrar okuma alışkanlığımız dönmeli. Kemale kitap okumamın farkını okumayanları görünce anlıyorum. aslında çoğu zaman sabredemez filanda yine de çabalarım boşuna değil, bunu hissediyorum.
Mesela bu mesajı çok açık veren sevmediğimiz bir kitap oldu. Mikado çoçuk yayınlarını sevdiğim için incelemeden sipariş ettim fakat sevmedim. Zaten 7-8 yaş için uygun.
Dün kütüphaneden bu kitabı aldık ve çok sevdik. Serinin diğer kitaplarını da almayı düşünüyorum. Bu aralar Kemal ile davranış / duygu eğitimi veren kitaplar üzerine yoğunlaştım. Sabırsızlığı güzel vurgulamış ,anlatımı güzel fakat sonucu üzerinde fazla durmamış bence. Olsun yine de eğlenceli , çok açık mesaj veren kitapları Kemal 'de ben de sevmiyoruz.
Bu günlerin favori oyunu bu . Gerçi tam anlamıyla kurallara uyarak oynamıyor ama kurallara uymaya zorlayınca sıkılıp bırakacak diye göz yumuyorum. Tabi haliyle benden başkasıyla oynamıyor böyle olunca. Hata mı yapıyorum acaba? Bununla ilgili de bir şeyler okusam mı? Her durumla ilgili de kitap okuyamam ki canım. Hem ikna olmak için bir kitapta yeterli olmuyor. Bazen iç sesini dinlemeli.
Eylül'cüm de Kemal'in sürekli telefonda dinlediği bir şarkıyı ezberlemiş . Hani coni coni yes papa diye olanı. Gülme kısmına gelice o da ha ha ha yapıyor. Numaralara çok açık ,tiyatral yeteneği mi var acaba. Birde ellerini bırakıp tay tay yapıyor bu ara. Kendi yaşıtı yürüyebilen bir bebek gördü. O günden sonra denemelerini sıklaştırdı. Biz anlayamasak ta aralarında anlaşıyor bebekler. Gece uykularımız ramazanla birlikte 10 - 11 lere kaydı ama yapacak birşey yok. Ramazandan sonra 9 a çekerim tekrar. 2. çocuk rahatlığı böyle oluyor işte.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)