Sanki Durmayan Bir Koşuşturma

Birisi şöyle söylenirmiş hep ölsem de dinlensem, ben ölmek istemem ama o kadını çok iyi anlıyorum. Ben de sürekli yapacak bir işleri ya da telaşesi olan insanlardanım. İçimde her daim olan bir miktar huzursuzluk bana koşuşturmayı zorunlu kılıyor sanki, sanki sadece yemek+tv+uyku ile geçen günler müthiş ziyan edilmiş zamanlar(başka zaman dünyayı kurtarıyor değilim halbuki) İçimde susturamadığım huysuzu dinlememek için dürtüyorum kendimi...
Bugün kahvaltı tv faslını geçince Kemal havuza indi, biz Eylül'le masa baktık döndük. Onu da indirdim havuza. Bahçede birşeyler okudum biraz, sonra Kemal eve çıkmak istedi(bensiz huzur bulmak için korkusunu unutuyor çocuk) Bir süre sonra Eylül'ü de zorla yukarı çıkardım banyo faslı öğle yemeği hazırla yedir. Elif geldi oynamaya. Kemal'le gizli!! oyunlarını oynatmadım diye bu sefer 3'ü karşıya geçtiler. Abim aradı pikniğe gelir misin diye. Gelmez miyiz oh akşamını da doldurduk çocukların...On gibi döndük, yıkan paklan yatak...
Halbuki bu akşam onlarla film izleyecektim güya. Ama böylesi daha işime geldi. Böyle dolu ve az ekranlı geçen günlerin ardından kendime tembel ve bol ekranlı bir gün için izin veriyorum. İçimi en çok rahatlatan kısmı bu olsa gerek...
2 gündür dolu geçiyor zaman, Mehmet gideli 10 gün olmuş kaldı 90...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lastikli Çarşaf Yapımı

İstanbul Gezmeleri-Eminönü

Kinky Curly - Zenci Kıvırcığı Saçlar