Kafa Sağaltım Köşesi


Hiç bir düşüncenin üstünde uzun boylu duramıyorum, bir fikri evire çevire etraflıca düşünemiyorum, kafamın içi pazar yeri gibi , duyan gelmiş. O zaman yazmak iyi gelir, oturdum bilgisayar başına.

Bugün emekli olmaya (yani artık ayrılmamaya) 10 yıl kaldı diye hesapladım kafamda. Çok ta kalmamış hani, sevindim. Geçtiğim 10 yıl rüzgar gibi geçti, gelecek olan da öyle olacak kuşkusuz. Ayrı kalacağımız 5 yıl kaldı demektir. Bu planları yapıyorsam sebebi aynı, çok özledim. Acı çekiyorum. 40 yaşımda aşk acısı çekiyorum, üzüleyim mi sevineyim mi?

40 gün aynı yoga rutinini yapmaya niyet ettim, bakalım ne olacak. Hep antin kuntin hareketler. Alkışlarla yaşıyorum . Kendi kendime coşuyorum , kendi kendimi yoruyorum.

Hermann Hesse Demian bitti, güzeldi. Yavru Ceylan bitti çok güzeldi, Beyaz Kalp bitmek üzere fakat ya çeviriden ya kafa karışıklığından bir türlü içine giremedim kitabın. Hakkıyla okunsa çok güzel gibi, ben anlamamışım gibi. 

İtirafları izledim, hiper gerçeklik akımıymış bu. Nasıl bir hiper gerçeklik ben anlamadım, bence olağanüstü fantastik. Moralimi bozdu, iyi gelmedi. Ama çekici bir tarafı da var, daha izlerim gibi bir yandan. İzlemeden duramadığım kaza videolarım gibi, hem çok korkuyorum hem de engelleyemiyorum kendimi.  

Bazı kişilik turunsolu hareketler var benim kafamda. Bunlar üzerinden not veriyorum insanlara, katagorilere ayırıyorum. Sığ bir bakış açısı olsa da genelde işe yarıyor. Hayat herkese şans vermek için çok kısa. 

Orhan Pamuk'u çok seviyorum, özellikle anı kitaplarını daha da çok, ama röportajlarını izleyemiyorum. Gerçek dili ile yazı dili örtüşmüyor kafamda. Sait Faik, Kemal Tahir, Oğuz Atay'la tanışsam yine hayal kırıklığı olur muydu acaba?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lastikli Çarşaf Yapımı

İstanbul Gezmeleri-Eminönü

Kinky Curly - Zenci Kıvırcığı Saçlar