Bazen sosyal hayatım allak bullak olur, istemediğim durumlarda ve ortamlarda bulurum kendimi. Sözlerim , grup mesajlarım yanlış anlaşılır, hevesle beklediğim buluşmalar kötü geçer, bazen de hiç gerçekleşmez. Bu dönemlerde kırılgan hissederim, ama bu sebep mi sonuç mu bilemem. Eskiden ilk tepkim kabuğuma çekilmek olurdu, şimdi sakin kalıp geçmesini beklemeyi öğrendim. Olgunlaşmanın en temel öğretisi ; sakin kalmayı öğrenmek bana kalırsa.
Yaşadığım bu tarz sıkıntıların, altyazıları okuyamamamdan kaynaklandığının farkındayım. Kadın grupları ; imalı konuşmaların , gizli ittifakların ve "ayıp olmasınların" dünyası. Beni en çok bunlar zorluyor. Söyleyeceğimi direkt söylediğim zaman, soğuk rüzgarlar esiyor. Bence açık olanı daha çok açıklamaya çalışırken buluyorum kendimi. Erkek arkadaşlarımla işler daha kolay.
Öz eleştiri yapacak olursam , bazen etrafıma gösterdiğim dürüstlüğün kendime çevrilmesinden de kırılıyor olabilirim. Dalgalanma yaşamayan kadın yoktur, ah bu hormonlar.
Bu aralar Werner Herzog filmlerini izliyorum. Aile Saadeti'ni çok sevdim, Fitzgeraldoyu'da öyle. Yönetmen çok okuyan biri, film konularını genelde okuduklarından alıyor. Konular enterasan, bir o kadar da eğlenceli. Umarım tümünü bitirebilirim.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder