Bu yaz...



İlk tatil evimiz Babakale/Çanakkale 'de airbnbden kiraladığımız yerdi. Babakale'yi daha önce bilmediğimiz halde hem Ege'nin o kısmını sevdiğimiz, hem de evin fotoğraflarına vurulduğumuz için-acaba sıkılır mıyız kaygısıyla- 15 gün kiraladık. Tahminimin çok ötesinde beni çok mutlu eden bir tatildi. Manzara, deniz , deniz ürünleri, küçük balıkçı köyü her şeyiyle içimde yerine aldı.
Deniz köyün içinde çok güzeldi fakat taşlıktı bu nedenle çocukların seveceği kum sahil için Akliman'a gittik. Orası da çok güzel ve temizdi ama rüzgarlı ve dalgalıydı. Çocuklar eğlendi, oysa benim tercihim köyün içi olurdu kesinlikle. Sanırım orası için mevsim Ağustos'un ilk 15 günü.
Bazı günler Sivrice'ye gittik denize, orasını da çok sevdik.
Eylül'ü kedi tırmalayınca devlet hastanesi bulmak için 1 saat gitmek zorunda kaldık. Sakin bir ege kasabasında yaşamak nasıl bir durum biraz anladık sanırım(belki bir gün taşınırız dediğimiz Ege kasabası böyle olmamalıymış) Eyvah gitti tatil diye düşünürken çok ta kötü olmadı neyse ki aşılıyken denize girebiliyordu....Kemal ise hemen her gün bir arkadaş buldu sahilde, sabahları bakkala yalnız gidip ekmek yumurta alıyordu. Akşam çay bahçesinde köyün çocuklarından biraz ortam bile yaptı. Çok keyif aldı.
Bu tatilden aklımda kalanlar; muhteşem manzara,saf sessizliğin içinde deniz fenerinin aydınlattığı deniz ve gökyüzündeki binlerce yıldız altında Mehmet'le gece keyiflerimiz oldu...
Bayramdan önce 5-8 Ağustos arası dört göz beklediğim Prag seyahatine gittik. Mehmet'in semineri vardı ben de şehri yalnız gezme imkanı buldum. Öyle güzel öyle güzeldi ki bunu sebebi şehir mi benim için ilk olması mı bilemedim. Gönlümce yürüdüm, yorunca oturdum, çok güzel yedim içtim...

Babakale'den sonra Bodrum bizi açmasa da beklediğimizden güzel geçti. Bol arkadaşlı, bol keyifli bir 15 gün oldu. Çocukların sevdiği deniz, dondurmacı,bol arkadaş zaten ama dönüşte artık hepimize tatil yetmişti. Kemal Bursa'ya kadar gözünü kırpmadı ve mahalleye geldiğimiz anda mutlulukta ağlayacaktı. Evin paspasını bile özlemiş, bir daha 15 gün tatile gitmeyelim anne dedi:)
Kemal'in Bodrum'daki evde ızgara başında otururken bana bakıp anne ne güzelsin ya, babam iyi ki seninle evlenmiş deyip gitmesini de buraya not düşeyim. Oğlum çok tatlı dilli isteyince , babasına çekmiş bu huyu orası gerçek...
Eylül yüzme işini iyice pekiştirdi Bodrum'da,artık yavru hipopotam stili yüzmesiyle tam yemelik oldu. Bu da kendini kurtardı sanki. Bunun üzerine düşününce gözlerim doluyor nedense...

Yeni,yine,yeniden böyle günlerimiz çok olsun ömrümüzde, dilerim Rabbimden...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lastikli Çarşaf Yapımı

İstanbul Gezmeleri-Eminönü

Kinky Curly - Zenci Kıvırcığı Saçlar