Bu Aralar - 13.12.21

Pazartesi günü nöbetçiyim ve en uzun günüm. Mehmet Perşembe günü Hatay'a gitti , yeni işine. Çocukları nöbet sınıfından alayorum o yuzden. Eve gelişimiz 7'ye yaklaştı , yemek yedik neyse ki dün yapmıştım gitmeden. Şimdi en sevdiğim deri kanapemde sünger bob izliyip blog yazıyorum. Ev her zaman değil ama böyle zamanlarda müthiş . Dışarının soğuğundan sonra evin sıcağı, kot kazak kaşıntısından ev kıyafetlerinin yumuşaklığına geçiş ya da günü bitirmenin huzuru adı her neyse. Kabuğa saklanmak güzel bazen.

Eylül empati konusunu öğrenmiş okulda. Şimdi bir konu olduğunda meditasyon yapar gibi düşünüyor ve buldum, sen şöyle hissediyorsun gibilerinden konuşuyor.

Karpuzu dökünce Eylül çok özür dilerim anne , küçüklük böyle bir hayattır (19.06.21)

Tuvaletini yaparken rahatlamam lazım kapıyı kapar mısın dedi. Aralıktan bakıyorum ellirini birleştirip ommmm yapıyor (19.08.21)

Eylül emniyet kemerini daha eve gelmeden açıyor , ben yaklaştık açabilirsin dediğimde ise ağzıyla açma taklidi yapıyor (26.05.21)

Murakaminin koşmasaydım yazamazdım kitabını okurken kapıldığım bir düşünce hayatı huzurlu yaşamak için net olmak lazım. Bir şeyi istiyor musun istemiyor musun? Onu yapma yapmama kararı buna bağlı olmalı. Ben de ise bir şeyi yapmak istemiyorsam da gerekli görüp kendimi zorunlu hissedebiliyorum.Bu da daha çok kararsızlık yaşamama sebep oluyor. Mehmet'te bunun netliğini görüyorum.

Duygusal yeme bende varmış yeni keşfettim, mutsuz olduğum geceler mutlaka pis boğaz oluyorum. Doygun bir günde böyle olmuyor. 

Bukowski ilk okuduğumda  niye bu kadar meshur diye düşündüm, 2. ve 3. kitaptan sonra sadelik, gerçekçilik ve kendini önemsememe hali beni sardı. Şimdi hepsini okumak istiyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lastikli Çarşaf Yapımı

İstanbul Gezmeleri-Eminönü

Kinky Curly - Zenci Kıvırcığı Saçlar