Psikolog Marshall Duke'ün çocuklarda dayanıklılığın geliştirilmesinde ritüeller konulu bir yazısında aile öykülerini bilen çocukların yüksek sosyal yeterliliğe, düşük kaygı ve stres düzeyine sahip olduğunu söyler. "Do you know" ölçeği dediği yirmi soruluk bir testi var. Buradaki sorulara baktığımda çoğunu yemek sohbetlerinde konuştuğumuzu farkettim. Aile içi ilişkiler, korkular ve hatta inançlar çerçevesinde edilen sohbetlerin şekillendirici olmaktan çok yol gösterici olacağını umuyorum.
Benim ailemde (ve bence bir çok geleneksel Türk ailesinde de) bu tarz sohbetler edilmezdi. Çocuk çocuktur , büyükler büyük. Karşılıklı sohbet edilmez, onlar bizi zaten anlamaz, ortak zevklere sahip olunamaz, ortak hatalara düşülemez sanki...
"Çocukluk gökyüzü gibidir , bir ömür altında yaşarsın" denir, bu "bir ömürde" duyusal yeterlilik ilk yardım çantamız. Çantasını daha aile evinde iyi dolduranlar, sizi kıskanıyorum. Biz diğerleri ; hiç mezun olunamayan bir okuldaki yerlerimizi alalım. Kendinin ebeveyni olmayı öğrenmek , başkalarının kolaylıkla yolunu bulabildiği yerlerde kaybolmak ve tekrar yolu bulmaya çabalamak gerekiyor. Yine de iyi tarafından bakalım, emekle ele geçenin tadı bir başka...
Söz konusu çocuklar olunca ; içimizde kalan ukdelere , eksik kaldıklarımıza karşı fazla hassas davranma tuzağına düşebiliyoruz . Ama unutmamak lazım ki ; her eksiklik ,bir başkasını güçlendirir. Bizi biz yapan, tüm bunların toplamı...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder